Apaçık kitaba andolsun ki, Biz Kur'an-ı mübarek bir gecede
indirdik Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız O mübarek gecede, her hikmetli
iş katımızdan bir emirle ayırt edilir.(Duhan, 44/1-4)
Duhan sûresinin 2., 3. ve 4. âyetlerinin Berat Gecesi'nden bahsettiği bildirilmektedir.Bu âyetler hakkında iki görüş vardır. Çoğu tefsir bilginlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece Kadir Gecesi'dir. İkrime bin Ebi Cehil'in de dahil olduğu bir grup alim ise; bu gecenin Berat Gecesi olduğunu söylemişlerdir.
Her iki tefsiri birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesi'nde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesi'ne kadar devam etmektedir. Bu hikmetli işler nelerdir ve âyetin mânası nedir?
Kur'ân'ın bu gecede indirilmesi meselesine ise şöyle bir açıklama getirilmektedir:
Berat Gecesi, Kur'an-ı Kerim'in levh-i mahfuzdan dünya semasına toptan indirildiği gecedir. Buna inzal denir. Kadir Gecesi'nde ise Peygamberimiz (asm)'e ilk kez ve parça parça indirilmeye başlanmıştır. Buna da tenzil denir.
Her iki tefsiri birleştiren diğer bir görüşe göre de, hikmetli işlerin ayırımının yapılmasına Berat Gecesi'nde başlanmakta ve bu işlem Kadir Gecesi'ne kadar devam etmektedir. Bu hikmetli işler nelerdir ve âyetin mânası nedir?
Berat Gecesi'nin beş ayrı özelliği vardır.
1. Bütün hikmetli işlerin ayırımına başlanması.
2. Bu gecede yapılacak ibadetlerin diğer vakitlere nispetle kat kat sevaplı olması.
3. İlâhi rahmetin bütün âlemi kuşatması.
4. Allah'ın af ve bağışlamasının coşması.
5. Peygamberimiz (asm)'e tam bir şefaat yetkisinin verilmiş olması.
Hz.Muhammed (SAV) şöyle buyurdu;
“Şaban ayının on beşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde
ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünde (kandilden sonraki gün) oruç tutunuz.
Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ o andan fecir oluncaya kadar: ‘Benden
mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim. Benden rızık isteyen yok mu, onu
rızıklandırayım. (Bir belâ ile) müptelâ olan yok mu, ona kurtuluş vereyim’
buyurur.”(İbn Mâce)
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Beş gece vardır ki, onlarda
yapılan dualar kabul olur. Bunlar; Recep ayının ilk gecesi, Şaban ayının on
beşinci gecesi, Cuma ve Bayram geceleridir” (İbn Mâce)
Beraat gecesine 'Kefaret gecesi' de denilir. Bir hadis-i
şerifte,
"Kim bayram gecesini ve Şâban ayının on beşinci (Berat)
gecesini ibadetle ihya ederse, kalplerin öldüğü günde o kişinin kalbi
ölmez" [1] buyrulmuştur (İbn Mâce)
Bu gecenin bir adı da "Şefaat gecesi"dir. Bunun
delili şu hadis-i şeriftir:
"Resûlullah (s.a.v) Şaban ayının on üçüncü gecesi
ümmetine şefaat etmek için dua edip yalvardı; kendisine, ümmetinin üçte birine
şefaat etme izni verildi. On dördüncü gecesi yine dua edip yalvardı; bu sefer
üçte ikisine şefaat etme yetkisi verildi. On beşinci gecesi bir daha yalvardı,
bu sefer de, kaçak develer gibi Allah'tan kaçanlar dışında bütün ümmetine
şefaat etme izni verildi." Ebû Davud.
Bu gecenin diğer bir ismi de "Mağfiret gecesi"
dir. Şu hadis-i şerif buna işaret eder:
"Allah Teâlâ Şaban'ın on beşinci gecesi kullarına nazar
eder ve yeryüzünde bulunanlardan şirk koşanlarla haset edenler hariç, bütün
müminleri mağfiret eder." İbn Mâce
Diğer hadislerde, bu affın dışında tutulanlar içinde, haksız
yere cana kıyanlar, anne babasına asi olanlar, sürekli içki içenler ve akraba
ile hukukunu kesenler de zikredilmiştir.
Yüce Allah Şabanın yarısının Berat gecesinde, dünya semasına
tecelli eder. Benikelb kabilesinin koyunlarının kıllarından daha çok kimsenin
günahlarını affeder. (İbni Mace, Tirmizi)
Aişe validemiz buyuruyor ki: Resulullah'ın hiçbir ayda Şaban
ayından daha çok oruç tuttuğunu görmedim. Bazen Şaban ayının tamamını oruçla
geçirirdi. (Buhari)
Berat Gecesi'nin Mahiyeti ve Önemi:
Yıllık bir program çerçevesinde yürütülen ticari
faaliyetler, yıl sonunda o program esaslarına göre kontrol ve teftiş edilir,
kâr zarar hesapları yapılır. Kesin hesabın tespitinden sonra da gelecek yılın
programı hazırlanarak son şeklini alır. Her yıl tekrar edilen bu kontrol ve
tespit işlemleri sayesinde, ekonomik hayatta istikrarlı ve sağlam bir
ilerlemenin temini mümkün olur.
Bu misalin ışığında manevi hayatımıza ve faaliyetlerimize
bakalım. Dünya, âhiret hayatının kazanılması için yaratılmış bir manevi ticaret
yeri olduğuna göre, o ticaretle ilgili faaliyetlerin de yıllık muhasebesinin
yapılması gayet tabiidir. İşte bu muhasebenin vakti üç ayların içindedir. Berat
Kandili ile başlayıp Kadir Gecesi'yle biten devreye rastlar.
Yıllık Kader Programı
İbni Abbas'tan rivayet edildiğine göre, hikmetli işlerin
birbirinden ayırd edilmesi şu şekilde cereyan etmektedir:
- Bu seneden gelecek seneye kadar meydana gelecek olayların
hepsi ayrı ayrı melekler tarafından defterlere yazılır. Rızıklar, eceller,
zenginlik, fakirlik, ölümler, doğumlar hep bu esnada kaydedilir. O yılki
hacıların sayısı bile bu devrede takdir olunur. Herkesin ve her-şeyin o sene
içindeki mukadderatı kaydedilir.
- Rızıkla alakalı defterler Mikail Aleyhisselâma verilir.
- Savaşlarla ilgili defterler Cebrail Aleyhissalama verilir.
- Ameller nüshası dünya semasında görevli melek olan
İsrafil'e verilir ki bu büyük bir melektir.
- Ölüm ve musibetlerle ilgili defter de Azrail Aleyhisselâma
teslim edilir.
Fahreddin er-Râzî"nin açıklamasına göre bu defterlerin
düzenlenmesi Berat Gecesi'nde başlar, Kadir Gecesi'nde tamamlanarak her defter
sahibine teslim edilir.
Berat Kandili'nin "bütün senede bir kudsi çekirdek
hükmünde ve beşer mukadderatının programı nev'inden olması cihetiyle Leyle-i
Kadrin kudsiyetinde" olması bu manalara dayanmaktadır.2
Berat Gecesi'nin Özellikleri
Tefsirlerde bu gece ile ilgili olarak şu şekilde izahlar yer
almaktadır: Vergi ödendiği zaman nasıl ki vergi borçlusuna borcundan
kurtulduğunu gösteren bir belge veriliyorsa, Allah Azze ve Celle de Berat
Gecesi'nde mü'min kullarına berat yazar. Zaten bu gecenin dört adı vardır:
"Mübarek Gece", "Berae Gecesi", "Sakk (belge ve senet)
Gecesi" (Allah Teâlâ bu gece mü'min kullarına beraet yazar)",
"Rahmet Gecesi."
"Berat, beraet" kelimesi "el-berâe"
kelimesinin Türkçe'deki kullanılış şeklidir. Beri olmak, aklanmak, temiz ve
suçsuz çıkmak demektir. "Berâet" iki şey arasında ilişki olmaması,
kişinin bir yükümlülükten kurtulması veya yükümlülüğünün bulunmaması anlamına
gelmektedir. Mü'minlerin bu gece günah yüklerinden kurtulup İlâhî bağışa
ermeleri umulduğu için de Berat Gecesi denmiştir.
Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'dan
Mekke'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında Berat
Gecesi'nde gerçekleştiğini kabul etmeleri de geceye ayrı bir önem
kazandırmaktadır.3
Bir rivayette bildirildiğine göre Resulullah (asm) Şâban'ın
on üçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat niyaz etti, üçte biri verildi. On
dördüncü gecesi niyaz etti üçte ikisi verildi. On beşinci gecesi niyaz etti,
hepsi verildi. Ancak Allah'tan devenin kaçması gibi kaçanlar başka...
Zemzem kuyusunun bu gecede açık bir şekilde coşup çoğalması
da bu manaları kuvvetlendiren kutsal bir işaret olarak yorumlanmaktadır.4
Peygamber Efendimiz (asm) bir hadis-i şeriflerinde Berat
Gecesi'nin feyiz ve bereketini çeşitli şekillerde nazara vermektedir.
"Şâban'ın 15. gecesi geldiğinde geceyi uyanık ibadetle,
gündüzü de oruçlu olarak geçirin. O gece güneş battıktan sonra Allah rahmetiyle
dünya semasına tecelli eder ve şöyle seslenir:
'İstiğfar eden yok mu, affedeyim ve bağışlayayım. Rızık
isteyen yok mu, hemen rızık vereyim. "Başına bir musibet gelen yok mu,
hemen sağlık ve afiyet vereyim.'
Böylece tan yerinin ağarmasına kadar bu şekilde devam
eder." 5
Çünkü o gece İlâhi rahmet coşmuştur. Berat Gecesi beşer
mukadderatının programı çizilirken insanlara verilen eşsiz bir fırsattır. Bu
fırsatı değerlendirip günahlarını affettirebilen, gönlünden geçirdiklerini
bütün samimiyetiyle Cenab-ı Hakk'a iletip isteklerini Ondan talep eden ve
belalardan Ona sığınan bir insan ne kadar bahtiyardır. Buna karşılık, her
tarafı kuşatan rahmet tecellisinden istifade edemeyen bir insan ne kadar
bedbahttır.
Bu Gece Af Dışı Kalanlar
Peygamber Efendimiz (asm) bu gecede af dışı kalanları şu
hadisleri ile bildirmektedir:
"Muhakkak ki, Allah Azze ve Celle Şâban'ın on beşinci
gecesinde rahmetiyle yetişip her şeyi kuşatır. Bütün mahlukatına mağfiret eder.
Yalnızca müşrikler ve kalbleri düşmanlık hissiyle dolu olup insanlarla
zıtlaşmaktan başka bir şey düşünmeyenler müstesna."6
"Yüce Allah bu gece bütün Müslümanlara mağfiret
buyurur, ancak kâhin, sihirbaz yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün
olan veya ana babasını inciten yahut zinaya ısrarla devam eden müstesna." 7 et-Tergîb ve't-Terhib, II/118.
"Allah Teâlâ Şâban'ın on beşinci gecesi tecelli eder ve
ana-babasına asi olanlarla Allah'a ortak koşanlar dışında kalan bütün kullarını
bağışlar." İbni Mace, İkametü's-Salât, 191; Tirmizî, Savm, 38
Üç aylara ayrı bir ruh ve mâna içinde giren Peygamber
Efendimiz (asm) özellikle Şaban ayına özel bir özen gösterir, başka zamanlarda
görülmemiş bir derecede ibadete ve âhiret işlerine yönelirdi. Bu ayın çoğu
günlerini oruçlu geçirirken, geceleri de diğer gecelerden çok farklı bir
şekilde ihya ederdi.
Bir Berat Gecesi'nde uyanıp da Resulullah Aleyhissalâtü
Vesselamı yanında bulamayan Hz. Âişe (ra) kalkarak Efendimizi aramaya başladı.
Sonunda Peygamberimizi Cennetü'l-Bakî mezarlığında başını semaya kaldırmış
halde buldu. Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselam mübarek hanımına Berat
Gecesi'nin faziletini şöyle anlattı:
"Muhakkak ki, Allah Teâlâ Şâban'ın on beşinci gecesinde
dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve Benî Kelb Kabilesinin koyunlarının
kılları sayısınca insanları mağfiret eder." Tirmizî, Savm:39
İşlenen sevaplı amellerin değeri başka zamanlarda on ise,
Berat Kandili'nde yirmi bindir. Meselâ başka zamanlarda okuduğumuz bir tek
Kur'ân harfine on sevap veriliyorsa, bu gecede her bir harfine yirmi bin sevap
verilmektedir.
Bu bakımdan tam bir ihlâsla çalışıp ihyasına gayret
gösterebildiğimiz takdirde, Berat Kandili elli bin senelik bir ibadet hayatının
sevabını bir gece içinde bize kazandırabilir.
"Onun için elden geldiği kadar Kur'ân ve istiğfar ve
salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır."10
Tek kişinin çalışma ve kazanma gücü, maddi hayatta olduğu
gibi manevi hayatta da sınırlıdır diyorsak, bunun çaresi vardır. Aynı gayeyi
paylaşan ve dünyada aynı maksatla yaşayan mü'min kardeşlerimizle birlikte
teşkil ettiğimiz manevi şirket; bize hesabından âciz kalacağımız sonsuz bir
manevi serveti kazandırabilir. Üstelik maddi kazançlarda kâr, ortaklar arasında
bölünerek küçüldüğü hâlde, mânevi kârda böyle bir şey kesinlikle söz konusu
değildir. Çünkü manevi faaliyetler nurludur. Nur ise maddi eşya gibi küçülmez
ve bölünmez.
Berat Gecesi ibadeti
Gecenin manevi değeri dolayısıyla namaz, Kur'ân tilaveti,
zikir, tesbih ve istiğfarla geçirilmesi, bu gece vesilesiyle muhtaçlara yardım
ve benzeri hayırlı amellere özel bir önem verilmesi müstehaptır.
İmam-ı Gazali Hazretleri el-İhyâ'da, Berat Gecesi'nde yüz
rekât namaz kılınması hakkında bir rivayete yer verse de, hadis âlimleri bu
namazın sünnette yerinin olmadığını, böyle bir namazın Hicret'ten 400 sene
sonra Kudüs'te kılınmış olduğu tesbitinde bulunurlar. Hatta İmam Nevevi böyle
bir namazın sünnette bulunmadığı için bid'at bile olduğunu ifade eder.
Bunun yerine kaza namazının kılınması daha isabetli
olacaktır. Bununla beraber kılındığı takdirde de sevabının olmadığı anlamına
gelmez. Çünkü ibadet alışkanlıklarının iyice azaldığı zamanımızda, insanların
bu vesileyle namaza yönelmelerini hoşgörü ile karşılamak faydalı olacaktır.
Berat Gecesi Duası
Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bu gece Rabbine
şöyle dua etmiştir:
"Allah'ım, azabından affına, gazabından rızana
sığınırım, Senden yine Sana iltica ederim. Sana gereği gibi hamd etmekten
âcizim. Sen Kendini sena ettiğin gibi yücesin."11
Berat Duası
Bazı mâna büyüklerinin de şöyle bir duası vardır:
"Allah'ım, şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan,
orada sabit kıl. Şayet ismimi şakiler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü Sen
buyurdun ki, 'Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır,
Levh-i Mahfuz Onun katındadır."12
Bu idrak ve şuur içinde ihya edeceğimiz Berat Gecesi'nin
hepimiz için hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz edelim...
Kaynaklar:
1 Hülâsâtü'l-Beyân, XIII/5251.
2 Şualar, s,426.
3 TDİ."Berat" maddesi.
4 Hak Dini Kur'an Dili, V/4295.
5 İbni Mâce, İkame, 191.
8
9
10 Şualar, s.426.
11 et-Tergib ve't-Terhîb, II/119, 120.
12 Ra’d Suresi, 39; Mecmuatü’l-Ahzab, I/597.
Bir defasında kadının biri çocuğunu kaybetmiş, deli gibi bir oraya bir buraya koşuyor, yavrusunu arıyor, bulduğu yabancı çocukları da bağrına basıp hemen oracıkta emdiriyordu.
Kadının bu heyecanını gören Efendimiz (sav) yanındakilere;
– Böylesine şefkatli şu kadın hiç yavrusunu ateşe atar mı, diye sordu.
– Atmaz! dediler.
Efendimiz (sav) de tasdik etti;
– Ben de öyle biliyorum, atmaz, dedikten sonra buyurdu ki:
– İşte Allah (cc) da bu kadından çok fazla merhametlidir. Kullarını ateşe atmaz, onlar kendilerini ateşlik amelin içine atmadıkça!
Evet, evet. Allah (cc) kullarını ateşe atmaz, kullar kendilerini ateşlik işin içine atmadıkça!
Bir yolculuktan dönülüyordu. Mola verilmiş, bir kadın da ateş yakarak hazırlık yapmaya başlamıştı. Ateşin alevleri yükselince kadın koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korktuğu için hemen onu bağrına bastı ve ateşe düşmesi halindeki dehşeti de tasavvur ederek buna gönlünün dayanamayacağını hayal edip orada bulunan Efendimiz (sav)e dönerek sordu:
– Sen Allah (cc)ın peygamberisin değil mi? Efendimiz (sav) de;
– Hiç şüphen olmasın, buyurdu.
Bunun üzerine kadın şöyle dedi:
– Allah (cc)ın kullarına merhameti bir ananın yavrusuna olan merhametinden daha çok değil mi?
Efendimiz (sav):
– Hiç şüphen olmasın öyledir, buyurunca kadın:
– Öyle ise bir ana yavrusunu ateşe atmaz, diye sızlandı.
Efendimiz (sav)in gözleri yaşardı da buyurdu ki:
– Yüce Allah (cc) ancak kendisine isyan edenleri ateşe atar. Müstahak olmayanları asla!
Bir defasında kadının biri çocuğunu kaybetmiş, deli gibi bir oraya bir buraya koşuyor, yavrusunu arıyor, bulduğu yabancı çocukları da bağrına basıp hemen oracıkta emdiriyordu.
Kadının bu heyecanını gören Efendimiz (sav) yanındakilere;
– Böylesine şefkatli şu kadın hiç yavrusunu ateşe atar mı, diye sordu.
– Atmaz! dediler.
Efendimiz (sav) de tasdik etti;
– Ben de öyle biliyorum, atmaz, dedikten sonra buyurdu ki:
– İşte Allah (cc) da bu kadından çok fazla merhametlidir. Kullarını ateşe atmaz, onlar kendilerini ateşlik amelin içine atmadıkça!
Evet, evet. Allah (cc) kullarını ateşe atmaz, kullar kendilerini ateşlik işin içine atmadıkça!
Bir yolculuktan dönülüyordu. Mola verilmiş, bir kadın da ateş yakarak hazırlık yapmaya başlamıştı. Ateşin alevleri yükselince kadın koşuşturan çocuğunun ateşe düşmesinden korktuğu için hemen onu bağrına bastı ve ateşe düşmesi halindeki dehşeti de tasavvur ederek buna gönlünün dayanamayacağını hayal edip orada bulunan Efendimiz (sav)e dönerek sordu:
– Sen Allah (cc)ın peygamberisin değil mi? Efendimiz (sav) de;
– Hiç şüphen olmasın, buyurdu.
Bunun üzerine kadın şöyle dedi:
– Allah (cc)ın kullarına merhameti bir ananın yavrusuna olan merhametinden daha çok değil mi?
Efendimiz (sav):
– Hiç şüphen olmasın öyledir, buyurunca kadın:
– Öyle ise bir ana yavrusunu ateşe atmaz, diye sızlandı.
Efendimiz (sav)in gözleri yaşardı da buyurdu ki:
– Yüce Allah (cc) ancak kendisine isyan edenleri ateşe atar. Müstahak olmayanları asla!
Yorumlar
Yorum Gönder