Cemaat; bir fikir ve inanç etrafında toplanmış
kimseler demektir. Cemaat; rastgele, tesadüfen veya şartların bir araya
getirdiği insanlar topluluğu değildir. Cemaatin üyeleri de yaptıklarını
bilmeyen, hangi şartlar altında bir araya geldiğinden habersiz ve şuursuz
kimseler değillerdir.
Cemaat,
şuurlu bir birlikteliktir. Kuru kalabalık, yani kitle (cemadât) değildir. Bir
topluluğun cemaat adını alabilmesi için, o topluluğun belli bir fikir
etrafında, belli bir hedefe gitmek üzere bir araya gelmesi, belli ilkelere
bağlı olması ve başlarında cemaat ile özdeşleşmiş, aynı amaca bağlı yetkin bir
imamın (önderin) bulunması gerekir.
CEMAAT OLMANIN KURAN’DAN DELİLLERİ
Ø “ Toptan
Allah'ın ipine sarılın, ayrılmayın.” (Ali İmran 103)
Ø “Sizden,
iyiye çağıran, doğruluğu emreden ve fenalıktan meneden bir cemaat olsun. İşte başarıya erişenler yalnız onlardır.” (Ali İmran 104)
Ø “Ey iman edenler, Allah'tan sakının
ve doğru (sadık)larla birlikte olun.”
(Tevbe 119)
Ø “Şüphesiz Allah, Kendi yolunda, sanki
birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf
bağlayarak cehd edenleri (mücadele edenleri) sever.” (Saff Suresi, 4)
CEMAAT OLMANIN HADİSLERDE DELİLLERİ
Ø “Cemaat rahmettir, tefrika (ayrılık
çıkarma) ise azaptır.”( Ahmed b. Hanbel, Müsned: 4/145)
Ø Huzeyfe (ra)den peygamberimizin şöyle
dediği rivayet edilmiştir:
“(Ahir zamanda) cehennem kapılarına davet eden davetçiler olacak, kim
onlara icabet ederse onu cehenneme atarlar.” Dedim ki : “Ya Resulallah onları
bize tavsif et.” Buyurdular ki “Onlar öyle kimselerdir ki, (cildleri) bizim
cildimizdendir ve bizim dilimizle konuşurlar.” Ben "Ya Resulallah! Ben
buna erişirsem bana (o zamanda) ne yapmamı emredersin.”dedim. o da
“Müslümanların imamına ve cemaatine yapış. Eğer müslümanların bir cemaatı ve
imamı yoksa bütün fırkalardan uzaklaş, (açlıktan) bir ağacın kökünü ısırma
derecesine gelsen bile (onların içine girme.) ölüm gelinceye kadar böyle devam
et.” (İbn Mace)
Ø Ebu Hureyre (ra)den peygamberimizin
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“İki kişi bir kişiden hayırlıdır. Üç kişi iki kişiden hayırlıdır. Dört
kişi üç kişiden hayırlıdır. Cemaat olmanız gerekir. Muhakkak ki, Allahın
(yardım) eli cemaatle beraberdir. Allah azze ve celle ümmetimi ancak hidayet
üzere cem eder, toplar. Bilin ki, cemaatten uzak duran her kişi ateşe düşer.”
Ø Muaz (ra)den peygamberimizin şöyle
dediği rivayet edilmiştir:
“Muhakkak ki şeytan insanın kurdudur, tıpkı tek kalan, sürüden uzaklaşan,
kenarda olan koyunu alıp giden davar kurdu gibi. Sakın bölünmeyin. Cemaatin,
umumun, mescidin yanında olun.”
Ø İbn Ömer (ra)den peygamberimizin
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Ümmetim dalalet üzerine asla toplanmaz. Öyleyse cemaatin yanında olun.
Muhakkak ki, Allah'ın (yardım) eli cemaatle beraberdir.”
Ø Muaz b. Cebel (r.a.)’dan.Rasulullah
(s.a.s.) şöyle buyurur.
“Şeytan, koyunun kurdu gibi insanoğlunun kurdudur. Sürüden ayrılan ve
uzaklaşan koyunu kurt nasıl kaparsa,
şeytan da cemaatden uzaklaşan insanı öyle kapar. Onun için tenha
yollardan (ayrılıktan) uzak durun. Cemaatten, topluluktan ve mescidlerden
ayrılmayın!” (Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5)
Ø “Allah'ın (yardım) eli cemaat
üzerindedir. Şeytan cemaate muhalefet edenle beraber hareket eder.”
Ø
Ø İbn Ömer (ra)den peygamberimizin
şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Cennetin ortasında oturmak kimi sevindirirse, cemaatten ayrılmasın.
Çünki şeytan tek kişiyle beraberdir. İki kişiden uzaktır.”
Ø Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)
anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kim itaatten dışarı çıkar ve cemaatten ayrılır ve bu halde ölürse,
cahiliye ölümü ile ölür." (Buhari)
Ø "Bereket cemâatle beraberdir.
" (İbn Mâce)
Alparslan Kuytul Hocaefendi’den
Cemaat Olmanın Akli Delilleri
·
Cemaat
olmak zorundayız. Bir farzı yapabilmek için gereken her şey farz olur. Namaz kılmak farz ise; namaz için abdest almak veya
su uzaktaysa abdest almak için
suya gitmek de farz olur. Kuranı
kerim bize ümmet olmayı farz kılmıştır. Ümmet olmak ise evvela cemaat olmadan
mümkün değildir. Fert tek başına çalışmakla ümmeti meydana
getiremez . Cemaat bile olamamış insanlar, ümmet olmayı başaramazlar.
Dolayısıyla cemaat olmak zorunluluktur.
·
Ferdiyetçilikle
hiçbir yere varılmıyor. Fert olanlar Hiçbir şey yapamazlar.
Bugün İslam düşmanları fert olarak mı çalışıyorlar? Düşmanlarımız devlet
olmuşlar, imparatorluk kurmuşlar, bu güce fert olarak mı karşı konulabilir mi?
Büyük devletler bile, bir olmaya çalışıyorlar. Ümmet olmaya çalışıyorlar. Onlar
ferdiyetçiliğin zararlarını anladılar devletçiliğin zararlarını anladılar,
şimdi ümmet yolunda ilerliyorlar. İslam
bunu . “ Siz insanlar içinden çıkarılmış bir ümmetsiniz.” ayeti ile 1400 sene önce söylemişti .
·
Kişi
sadece tebliğ yaparak görevini yaptığını zannediyorsa bu yetmez. Peygamberimiz
Sadece tebliğ yapmamıştır, tebliğ yapar sonra talim yapar sonrasında ise
teşkilatlandırırdı. Kişi hedefine tek başına ulaşamaz. Cemaat olmak aynı
zamanda Rasulullah’ın metodudur.
·
Peygamber
ilk ümmeti mi meydana getirdi.İlk önce cemaati meydana getirdi. Ashab ilk evvel
20 30 kişiydi .Bu cümleler şeytanın oyuna gelmektir.Cemaatler ümmeti bölmez,
bölüğü daha da birleştirmeye çalışır.Milyar parçayı milyona indir.Olması
gereken şudur; biz yine cemaat olalım ama ümmet şuurumuzu yitirmeyelim.Bugün
bakın çalışanlar cemaatler değil mi?Fertlerin tek yaptığı bol keseden
konuşmaktır.Fert yurt mu açacak, kermes mi yapacak, konferans mı düzenleyecek?
Fert tek başına ümmet için ne yapabilir?
Ferdiyetçiliği savunanlar ellerini vicdanlarına koysunlar ve düşünsünler
yılları boşa geçmemiş mi? Kalıcı ne yapabilmişler?
·
Kuran
Hz.İsa’nın lisanıyla “men ensari ilalah” dedi. “Benim yardımcılarım kimler” dedi. Demek ki
peygamber olan Hz.İsa bile cemaat olmak istiyor ve yalnız kalmak istemiyor.
Ölüleri Allah’ın izni ile dirilten Hz. İsa bile yalnız kalmak istemiyor. Hz.
İbrahim Tek başına bir ümmetti deniliyor Kuran’da, fakat kendisi de “Ya rabbi bana Salihlerden ver “ diye dua
ediyordu. . Kuran buna benzer misallerle
doludur. Hedefi olanlar yalnız kalmanın yanlış olduğunu bilirler.
·
Allah
azze ve celle Kuran’da fertlere hitap etmez.
Daima ümmet olmaya teşvik eder. Kuran hiçbir zaman ferdiyetçiliğe teşvik
etmez. Daima cemaatle hareket etmeye teşvik eder. Hedef cemaat olmak da değildir, ümmet olmaktır.
Ancak , ümmet olabilmek için cemaat olmak önemlidir. Fertlerle ümmet olunamaz.
·
İslam
cemaat dini olduğunu bizlere günde 40 defa hatırlatır. Kur’an-ı Kerim’de Allah
çoğu zaman çoğul ifade kullanır.Fatiha suresinde dahi “na’budu” diyoruz “e’budu”
demiyoruz.Yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz ifadelerini
çoğul olarak kullanıyoruz. Allah bizlere bu mesajı her namazda hatırlatır ve
bizleri cemaat olmaya teşvik eder.
·
Ve
Kuran bize; “siz insanlar içerisinde çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz”
buyurarak, en hayırlı ümmet olmaya çalışın der.Ümmet nasıl olacak?Cemaat
olmanın sıkıntısına katlanamayanlar ümmet olmanın sıkıntısına nasıl
katlanacaklar?Ümmet olmak demek tüm dünyadan sorumlu olmak demektir.Dünyanın
neresinde sıkıntı varsa ondan mesul olmak demektir.Cemaati bile taşıyamayacak
olanlar ümmeti mi taşıyacaklar?
·
İslam
ırkçılığı haram kılmışken nasıl olurda ferdiyetçiliği caiz kılar. Hiçbir zaman
fert olarak İslam’ın tamamını yaşayamazsınız.
Yıllarca ferdiyetçiliği savunanlar bununla hiçbir yere varılmadığını
anladılar. Fakat yıllardır anlattıklarının yanlış olduğunu söylemek
istemiyorlar. Cemaat olmayarak fert olarak çalışanlar uzun soluklu olamazlar,
tembelleşirler. Büyük ve kaliteli
şirketlerde sistemli çalışma, birlik ve müdürlü bir çalışma olmazsa orda asla
bir düzen sağlanmaz. Bütün dünya böyle
yürüyor. Disiplin, itaat, birlik, beraberlik
olmadan hangi iş düzenli yürüyor? Bir
mercedesi bile birçok insan bir araya gelerek, vidasını boyasını tamirini vs.
her bir insan ayrı ayrı çalışarak meydana getiriyor. Hepsini tek bir insanın
yapması mümkün müdür? Aynen bunun gibi kaliteli ve hızlı verim almak istiyorsak
ferdiyetçiliği bırakıp cemaatle hareket etmek zorundayız.
·
İslam’ın
bazı hükümleri fert içidir. Bazı hükümleri devlet içindir. Bazı hükümleri ise
ümmet içindir. Fert olarak Kuranın bütün emirlerini yerine getiremezsiniz.
Namazı kılabilirsin fakat Cuma namazını kılamazsınız. Haramlara engel
olamazsınız, haramları yasaklayamazsınız. Harama engel olmak için devlet olmak
lazım. Kuranda haramlara engel olma vazifesi ile bizi önce cemaat olmaya, sonra devlet olmaya,
daha da sonra ümmet olmaya zorlamaktadır.
·
Kaliteli
iş yapmak ancak cemaatle gerçekleşir. Kaliteli ve fazla ürün almak görev taksimatıyla mümkündür. Bütün fabrikalar
böyle çalışır. Herkes bir işte uzmanlaştığı için kaliteli ürünler ortaya çıkmaktadır. Yoksa bir
kişi bütün cihazları anlamaya çalışsa, tek başına bir araba üretmeye çalışsa,
kalitesiz ve sorunlu ürünler ortaya çıkacaktır.
Hatta ortaya hiçbir şey çıkartamayacaktır. Çünkü hiçbir insan tek başına
bütün işlerin uzmanı olamaz. Uzun bir süre sonra tek başına insan; bir veya
iki işin uzmanı olabilir. Aksi mümkün değildir. Cemaatte benzetmesi de böyledir
. Herkes bir alanda uzmanlaşır ve kaliteli ilerlenir.
·
Nehrin
ana çizgisinden sapmayın. Kenarında olursanız küçük bir su birikintisi gibi
kuruyup gidersiniz. Fakat nehrin koca suyunu, güneş ışığı etkileyemez, kurutamaz.
Bir nehri meydana getiren damlalardır. Damlalar tek olarak kıymet görmez iken,
cemaat olduklarında büyük ve önünde durulmaz bir güç haline gelirler.
“Cemaatler
bölüyor, parçalıyor, o yüzden tek başıma hizmet ediyorum” diyenler iyi
okusunlar. Çok cemaat gezip de hata görenler sütten ağzı yanıp yoğurdu
üfleyerek yeme mantığıyla hareket etmemeli. Vicdanlı hareket etmelidir.Tüm
cemaatleri bir hatadan dolayı aynı kefeye koymak
vicdansızlıktır.Ferdiyyetçiliği savun ve böyle konuşanların çoğu sadece 3/5
yıllık hizmet etmiş adamlardır.Onlardan kat kat zorluklarla karşılaşmış
kimseler olduğu halde zorluk çekenler dahi böyle konuşmazlar.Böyle
konuşanlar kaç defa arkadan
hançerlendi?Böyle konuşanlar kaç kişi
idare etti hayatında?Bunlar düşünceler tamamen vesvesedir.Bu güne kadar cemaat
karşıtları hangi ürünü ortaya koymuşlar?Yine bir şeyler yapmak için 3 5 kişi
bir araya gelmek zorunda kalmışlardır.Cemaat karşıtı insanlar yine cemaat olmak
zorunda kalmıştır.Aynı zamanda cemaat karşıtları ders anlattığı insanlardan
itaat bekler.Zaten cemaat dediğinde budur, başka nedir?Cemaat de bir araya
gelip birbinden haberdar olmaktır.Cemaat olmayanlar, sadece ders yapanlar “ben
anlattım onlarda başkalarına anlatsın” düşüncesindedirler.Ancak bu laflar boş
laflardır ve hayaldir.Bu insanı tanımayanların cümleleridir.İnsan cemaat içinde
olmayıp, görevi-arkadaşları olmayıp aktif çalışması mümkün değildir.Böyle
kendinden motorlu insan çok azdır.
Diyelim ki
her Müslüman ayrı ayrı anlattı..
Küfre karşı
bir güç meydana gelir mi?Cemaate karşı olanlar, aslında devlet halinde olan
küfür güçleriyle karşı karşıya gelmeyi göze alamayanlardır.Çünkü büyük güçler
ferdi muhatap almaz. Çünkü tek başına olmanın bir tehlikesi
yoktur.Ferdiyyetçiliği savunanlar bunları çok iyi biliyorlar.Buna açıkça
korkuyorum diyemezler.
Bugün
ferdiyetçiliği savunup da, cemaat olmaya karşı olan kişinin bu durumu;
Ø Ya korkaklığından kaynaklanıyordur.
Kafirin hedefi olmak istemezler.
Ø Yahut tembelliğinden
kaynaklanıyordur. Görev almak istemiyordur.
Ø Yahut gururludur. Emir almak
istemiyordur.
Ø Yahut zamanında “sütten dili yanıp
yoğurdu üfleyerek yiyen” misali yanlış fikre
kapılmıştır.
Cemaatlerde
Aranacak Şartlar Nelerdir?
"Yeryüzünde fitne kalmayıp din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla
mücadele edin" ayeti Müslüman’a Rabbi tarafından tayin edilmiş bir
hedef olup, bu hedef; Müslüman’ı, cemiyet halinde olmaya ve gerçek güce
ulaşmaya zorlamaktadır. Ancak günümüzde her beş/on kişi bir araya gelerek
bir isim altında toplanmışken, her hizb ayrı bir isme çağırırken, her cemaat
kendi metodunun Hak olduğunu savunurken, her grup kendini fırka-ı Naciye olarak
görürken, ümmet faaliyet çokluğundan ziyade levha bolluğunda boğulup asıl
İslami çalışmalardan mahrum iken, "Hangi cemaate dâhil olmalı, hangisi ile
devam etmeliyim" sorusu başlar duyarlı Müslümanlarda.
Küfür sistemlerinin ümmet olmanın önemini anlayarak bir takım
kültürel, siyasi, askeri (BM, NATO, UNESCO) birlikteliklerinin olması, İslam'ın
fert olarak da yaşanabileceği ve İslami çalışmaların fert olarak da
yapılabileceğini savunan müslümanı tefekküre sevk etmesi gereken bir
durumdur.Cemiyete cemiyetle karşı koymak zorunluluğu, cemaat olmanın
gerekliliğini doğurur. Tüm bunlara kalbiyle karar kılıp bir cemiyet
araştırmasına giren müslümanın, cemaatlerde hangi özellikleri araması
gerektiğini inceleyelim.
Allah için beraber hizmet edeceğimiz bir cemaatte öncelikle dikkat edilmesi gereken "hareket mi grup mu" olduğudur. Allah (c.c)'ın bizlere tayin ettiği yüksek hedefi, ancak yüksek hedefe ve donanıma sahip olan hareketler başarabilir. Grup ve hareketi birbirinden ayıran özellikler vardır. Hareketin hedefi vardır, lideri vardır, müfredatı ve sistemi vardır, hareket içerisinde ast-üst ilişkisi vardır, emir-komuta zinciri vardır. Bu nitelikleri üzerinde bulundurmayan bir cemaat, hareket olamayıp, küfrün nazarında zararsızdır. Lideri olmayan hangi hizp başarıya imza atmış? Ast-üst, emir-komuta ilişkisi olmayan hangi topluluk disiplinli işlere imza atmış? Hedefi İslam Medeniyetinin ihyası olmayan, sadece tefsir/hadis/fıkıh/arapça gibi alanlarda ilim vermek olan, öncü neslin yetişmesi için şuurlu kadrolar oluşturma zahmetine girmeyen, isteyen gelir/istemeyen gelmez mantığıyla dersler yapan cemiyetler, grup olmaktan öteye gidemezler. Mühim olan sadece hareket olmak da değil, hareketin İslami kimliğinin olmasıdır. Dikkat etmemiz gereken özelliklerden biri de şudur: Dahil olacağım cemiyet İslami Hareket mi, İnsani Hareket mi, sadece Kültürel Hareket mi?
Dahil olunacak cemiyet gaye ile hedefin farkında olmalı ve bu iki şeyi birbiri ile karıştırmamalı. Gayemiz Allahın rızası, hedefimiz İslam Medeniyetidir. Hedef olan İslam Medeniyetini gaye edinenler 28 Şubatın sert rüzgarlarına karşı sağlam duramadılar. Zaferi göremedik deyip mücahitler müteahhit oldu, her gün dersler yapanlar şimdi bir akşam ile yetinir oldu, radikal söylemlerin yerini parti söylemleri aldı, Hakka çağrı partiye çağrıya dönüştü, kimisinde ise tedbir niyeti ile İslami çalışmaların yerini sadece kültürel çalışmalar veya insani çalışmalar aldı. Eğer gaye ve hedef doğru tayin edilse idi zafer görülmediği halde tevhidi çizgide dosdoğru devam edilebilirdi. Oysa gayemiz Allah Rızası, hedefimiz İslam Medeniyetidir. Bize düşen zafer değil, seferdir.
İkinci olarak hareketin Rabbani olup/olmadığına bakılması gerekir. Rabbani olmak demek; kriterleri, çizgiyi, misyonu ve vizyonu, meselelere bakış açısını, fikri yapıyı, eğitim sistemini Kurandan ve Sünnetten almak demektir.Rabbani olmak demek, Rabbinin belirlediği istikamette olmak, her konuda Rabbe mensup olmak demektir. Taviz verilmemesi gereken ve sınırları belirli olan meselelerde sınırı aşmamak, Allahın müsamaha gösterdiği meselelerde ise illacılık yapmamak, helal dairesini daraltmamaktır.
Üçüncü olarak, cemiyetin, Kuranın ele aldığı her konuyu muhteva eden eğitim sistemi ve müfredatı olmalıdır. Kervan yolda düzülür misali "bu ay tefsir yapalım, tefsir bitti hadis yapalım" çizgisinde olanlar, ümmetin önünü açacak nesiller yetiştiremezler. Değil nesiller, bu mantık ile bir adam dahi yetiştiremezler. Batının gücü planlı/müfredatlı/organizeli çalışmaktan kaynaklanmakta, müslümanların içinde bulunduğu güçsüz durum ise ayetin de işaret ettiği üzere, işlerimizin dağınık olmasından kaynaklanmaktadır. Hem uhrevi hem beşeri ilimlerde bizi donatacak, eğitim sistemi ile Kurani bakış açısı kazandıracak, pratik yöntemlerle Kurani ahlakı oturtacak eğitim müfredatına sahip cemiyetler tercihimiz olmalıdır. Derdi; sadece ders yapmak olanlar değil, dersleri ile şuurlu nesil yetiştirmek olan müfredatlar tercihimiz olmalıdır.
Dördüncü olarak en çok konuştuğu mesele Tevhid olan, tevhidi korkmadan anlatan, strateji adı altında tevhidi gizlemeyen cemiyetleri tercih etmek gerekir.”Emrolunduğun şeyi gürleyerek söyle” ayetinin muhatabı sadece Peygamber (s.a.v.) olmadığı gibi sadece Müslüman fert de değildir. Bu ayet cemiyetlerin de emrolunduğu hakikati gür söylemesi gerektiğini kapsar. Tevhidi tedbir adı altında saklamak, en büyük hakikati gizlemektir. Bu hakikat ve onun gerekliliği anlatılmadan, nasıl tevhidi nizam ikame edilebilir?
Beşinci olarak Hakka Hak, batıla batıl deme cesaretinde olan cemiyetler tercih edilmelidir. Hak ile batılın arasını ayıran, Furkan (Hak ile batılı ayırıcı) kimliğine sahip olan hareket, saf ve duru bir harekettir. Allah katında, amellerini temiz tutup şirk bulaştırmayanların amelinin makbul olması gibi, hareketine batıl bulaştırmadan devam edenlerin hizmetleri ve projeleri kabul edilecektir. Cemiyetler, küffarın tepkisini çekmemek için Furkan kimliğini saklamamalı. Hem İslam alemini hem de küffarı memnun edecek şekilde ara bulmaya çalışmamalı, hareketi bulandırmamalı…
Altıncı olarak arayacağımız özellik; cemiyet, bugün cemaat olmayı ümmet
olmanın bir adımı olarak görmeli, yarın ümmet kimliğine bürünme zamanı
geldiğinde ismini bir kenara bırakabilecek kadar taassuptan uzak olmalı.
Sadece ismine çağıran değil, kuru kalabalık olma derdi güden değil, Hakka
çağıran, Allaha ve Allahın davasına çağıran, hayatları değiştirmeye çağıran ve
Allahın davasına cemaat olarak karşı koymak gerektiği için Allah adına bir
araya gelenlerin çağrısına kulak vermeli.
Arayacağımız özellikler bunlarla sınırlı kalmamakla beraber şunu belirtelim ki; METODU VE ÇİZGİSİ YANLIŞ OLAN HER HAREKET, HAK OLAN İSLAMİ HAREKETİN ÖNÜNDE BİR ENGELDİR. Bu doğrultuda yazımızın amacı; kimseyi tenkit etmek değil, hiçbir cemaati ön plana çıkarmak değil, Hakkı ve hakikati ortaya koymaktır. Cemaat arayışında olan her kardeşimize tavsiyemiz şudur : ““Pusulası güneş olan bir kimsenin yönünü şaşırması mümkün olmadığı gibi, hareketlerinin pusulası Kur’an ve Sünnet olan bir cemaatin veya bir şahsın sapması mümkün değildir.” (Alparslan Kuytul Hocaefendi)
Rahman olan Allah Rabbani/Nebevi metotta yollarımızı birleştirsin inşallah...
İlgili videolar
Allah razı ve hoşnut olsun devamını bekliyoruz. Çalısmalarınzın islam medeniyetine katkısı olması dileğiyle. Bi eksikliği gideriyorsunz
YanıtlaSilTesadüfen gördüm çok güzel olmuş insanları şuurlandırmak için böyle çalışmalar daha fazla olmalı... Allah razı olsun...
YanıtlaSil