MUHARREM AYININ FAZİLETİ VE HUSEYN OLMAK (Alparslan Kuytul Hocaefendiden Notlarla)




Şehrullahi'l-Muharrem olarak meşhur olan, yani Allah'ın ayı Muharrem olarak bilinen Muharrem ayı, ilahi bereket ve feyzin, Rabbani ihsan ve keremin coştuğu ve bollaştığı bir aydır. Aşura Günü ise Muharrem'in 10. günüdür.Bu günlerde oruç tutmak çok faziletlidir. Muharrem ayı Hicri takvimin birinci ayıdır.

Aşurenin içinde yer aldığı Muharrem ayı da, aynı zamanda Hz. Peygamber (sav)'in torunu Hz. Hüseyin'in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu 70'den fazla insanın siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela'da şehid edilmesi nedeniyle Müslümanların ortak hafızasında büyük bir acının tarihidir. Kerbela'da acımasızca şehit edilen Hz. Hüseyin ve arkadaşları, bu hadisedeki asil duruşu ve haksızlıkla karşısındaki onurlu mücadelesi ile bütün müminlerin gönüllerinde taht kurmuş, ona ve yakınlarına bu zulmü reva görenler ise insanlığın ortak vicdanında mahkûm edilmiştir.

Fecr Suresinin ilk beş ayetinde Rabbimiz şöyle buyuruyor;
1-Yemîn olsun fecr’e (şafak vaktine)!
2-Ve on geceye!(*)
3-Hem çifte ve teke!
(*) Bu “on gece”nin Zilhıcce veya Muharrem aylarına âid olduğu veya Ramazan’ın son on gecesi olduğu rivâyet edilmiştir. (Nesefî, c. 4, 518)

MUHARREM AYI VE AŞURE GÜNÜ HAKKINDA HADİSLER


  • ·         Ayların efendisi Muharrem, günlerin efendisi Cuma’dır.) [Deylemi] (Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allahü teâlânın ayı Muharrem ayında tutulan oruçtur. Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece namazıdır. [Müslim, İbni Mace, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai]


  • ·         Nafile oruç tutacaksan, Muharrem ayında tut! Çünkü o, Allahü teâlânın ayıdır. O ayda bir gün vardır ki, O günde Allahü teâlâ geçmiş kavimlerden birinin tevbesini kabul etti. Yine o gün, tevbe edenlerin günahlarını da affeder. [Tirmizi]

  • ·         Âşûrâ, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine'ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Âşûrâ gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı.'Buharı, Savm: 69.

  • ·         Ebu Katâde (Radiyallahu Anh) şöyle dedi:Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu“Allah’ın, Âşure günü orucuyla ondan önceki yılı bağışlamasını şüphesiz ki umarım.”İbni Mace 1738


  • ·         Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi: “Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ramazandan sonra hiçbir günün diğerinden (daha) faziletli olduğunu araştırmazdı! Ancak Âşure günü hariç!"Taberani Mucemu’l-Evsad, Tergib ve Terhib 2/465



  • ·         Ebu Said el-Hudri (Radiyallahu Anh) şöyle dedi: Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:“…Kim, Âşure orucu tutarsa o kişinin bir yıllık günahı bağışlanır.”Taberani Mucemu’l-Evsad, Tergib ve Terhib 2/466



  • ·         Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Medine’ye geldiğinde oradaki Yahudileri oruçlu olarak buldu ve onlara:
−‘Bu ne orucu?’ diye sordu.
Yahudiler:
−Bu salih bir gündür. Allah-u Teâlâ İsrâiloğullarını düşmanlarından bu gün kurtardı. Bu sebeple Musa (Aleyhisselam) bu gün oruç tutmuştur, dediler.
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
−‘Biz Musa’ya sizden daha yakınız!’ dedi.
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) dedi ki:
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o gün oruç tuttu ve insanlara da oruç tutmalarını emretti!”
İbni Mace’de ki hadiste ise Yahudiler şöyle demişlerdir:
“Bu gün, Allah-u Teâlâ’nın Musa (Aleyhisselam)’ı kurtardığı ve Firavun’u (denizde) boğduğu gündür. Musa (Aleyhisselam)’da bu gün, şükür olarak oruç tutmuştur.”
Ebu Davud’da ki hadis ise Yahudiler şöyle demişlerdir:
“Bu gün, Allah-u Teâlâ’nın Musa (Aleyhisselam)’ı Firavun’a üstün kıldığı gündür.”
Buhari Fethu’l-Bâri 2004, İbni Mace 1734, Ebu Davud 2444, Darimi 1766

·         El-Hakem bin A’rec (Rahmetullahi Aleyh) şöyle dedi:
“Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) ridasını yastık yapmış, zemzemin yanında ona yaslanmış bir halde iken onun yanına vardım ve:
−Bana Âşure orucunu haber ver, dedim.
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma):
−Muharrem Ayının hilalini gördüğünde saymaya başla ve dokuzuncu gün oruçlu ol! dedi.
Ben:
−Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Âşure orucunu böyle mi tutardı? dedim.
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma):
−Evet, dedi.”
Müslim 1133/132, Beyhaki 4/287

  • ·         Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Âşure günü oruç tutup bize de oruç tutmamızı emrettiği zaman kendisine:
−Ya Rasulallah! Bu gün, Yahudilerle Hristiyanların tazim ettikleri bir gündür! dediler.
Bunun üzerine Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
−“Öyleyse biz de gelecek sene (Muharrem’in) dokuzunda oruç tutarız!”
Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:
“Fakat ertesi yıl gelmeden Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) vefat etti.”
Müslim 1134/133, Ebu Davud 2445

  • ·         Abdullah ibni Abbas (Radiyallahu Anhuma) şöyle dedi:

“Muharrem’in dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutun! Bu şekilde Yahudilere muhalefet edin!”
Abdurrezzak 7839, Beyhakî Sünenü’l-Kübra 4/287, Sahihu İbni Huzeyme 2/1006, Tirmizi 2/55


ALPARSLAN KUYTUL HOCAEFENDİDEN NOTLAR
Soru: Müslüman gençler olarak aşure günü ve kerbela olayından almamız gereken dersler nelerdir ?

Olay Hz.Hüseyn’in cesaretini temsil etmektedir. Hz.Huseyn zalimlere boyun eğmemek gerektiğini göstermiştir.


 Mıymıntılar, korkaklar, tehditlerden korkanlar hiçbir zaman hayırla anılmamıştır . Cesurlar, ölümü göze alanlar, bu yolda kendini feda edenle tarih boyunca hayırla anılmıştır. Tarih de buna şahittir. 1400 sene Hz.Huseyn hep hayırla anılmıştı,  Yezidler de hep lanetle anılmıştır. Yezid de toprağa girdi Hz.Huseyn de... Ama Hz.Huseyn ölmedi, şehid oldu. Diğerleri?  Ne oldu saltanatın,  elinde mi kaldı ? Öleceksin be adam, vallahi öleceksin…. Ölümü unutma o halde… Orgeneral olsan da ölüm sana gelecek, sabancı olsan da, koç olsan da, reisi cumhur olsan da !


Müslümanların hoş gördüğü Allah katında da hoştur. Müslümanların tiksindiğini Allah da hoş karşılamaz. Müminler hep Hüseyni sevdiler, çocuklarının adını Huseyn koydular Ali koydular. Kimse çocuğunun adını Yezid koymadı.


Kerbela mücadeledir. Cesur olmanın adıdır. Kerbela, kerbela diyenler neden cesur davranmazlar ? Madem Huseyn, Huseyn diyorlar, neden cesur değiller ? Hüseyn’ı Hüseyn yapan cesaretidir, imanıdır. Madem Huseyn Huseyn diyorsunuz, o zaman biz de bir Hüseyn olalım. Bugün biri Hüseyn olmaya kalkınca hemen öyle olmaz diyorlar, aman böyle konuşma diyorlar, ılımlı projeler ortaya koyuyorlar . Oysa Huseyn ortaya cıktı, dobra dobra konuştu, hakkı haykırdı.

Elbette ki Hz.Peygamberin bir eğitim metodu var . Fakat Yezidler eğitilmezler. Onlara karşı  çıkmak icab eder.


Bugün biri Hüseyn gibi kıyam edince adına radikal diyorlar. “Hüseyni” demeleri gerekirken radikal diyorlar. Madem zalimlere baş kaldırmak istemiyorsun, o halde neden Hüseyni seviyorum diyorsun ! Böyle konuşanlar çelişki içerisindedir.
Hüseyn gibi olamayanlar, korkak olanlar, kendi tembelliğini örtbas edenler zalime kıyam edeni radikallik ile suçluyorlar.


İmam Hüseyni hatırlayanlar kendilerine onu örnek alsınlar. Türkiyede Ali, Hüseyn diyenler, sonraları öyle bir noktaya geldiler ki “Ali’siz Alevi” noktasına geldiler. Ateist bir mantıkla alevilik yapanlar var. Ali diyor, Hüseyn diyor; oysa  Hz.Ali de Hz.Hüseyn de namaz kılıyordu. Şimdiki aleviler namaz kılmıyor. Hz.Ali cami yolunda şehit edildi, şimdiki aleviler camiye gitmiyor, cemevi diye bir şey ortaya atıyor. İslam da böyle bir ibadethane var mı ? Dans eder gibi hareketler yaparak namaz var mı ?


Şimdiki hocalar da bunları tamamen dışlamış olmayalım diye “onlar da bizdendir” diyerek gerçeği saklıyorlar .Öyle bir ibadet şekli yoksa yok demek zorundayız. İnsanlara doğruyu açık anlatalım ki adam düşünsün, kararını versin . Ne zaman hocalar dobra dobur hakikatleri konuşacaklar ? Ne zaman insanların düşünmesini sağlayacaklar ?  Saklaya saklaya herkes hatasını göremez oluyor. Öyleleri var ki adam hem komünistim hem Müslümanım diyor, kimse açık açık böyle şey olmaz demiyor.
İmam Hüseynin şehadeti acıdır . İslam tarihinin belki de en feci hadisesidir. Sadece peygamber torunu olduğu için değil, BÜYÜK BİR FİTNENİN TOHUMU ATILMIŞTIR . O gün bugündür müslümanlar şii ve sünni diye ayrıldılar. Peygamber torununun  şehit edilmesi ayrı bir fecaat, müslümanların bölünmesi ondan daha ayrı bir fecaattir. Şu zamanda tekrardan şii-sunni çatışması başlatılmak istenmektedir Irak’ta Suriye’de… Bir çok yerde çatışma başlatılmak isteniyor bir takım istihbarat örgütleri tarafından.


Müslümanlar tekfirci olmamalıdır . Bunların içerisinden de kafirler vardır ama alevilere genel olarak hepsi hakkında kafir demek yada onların bizi kafir ilan etmesi, kafirin ekmeğine yağ sürer. O zaman nasıl ki fitne tohumu atıldı, bugün de benzerini yapmak istiyorlar. Bir şii camisinde, bir sünni camisinde bomba patlıyor. Bunu ne şii ne sunni yapar. Bunu yapsa yapsa istihbaratçılar yapar. Kimin eli kimin cebinde bellisiz Ortadoğuda. Böyle bir tuzak var .Bugünün sünnisi de şiisi de buna karsı dikkatli olmalı …



Soru : Aşure yapılıp dağıtılması doğru mudur ?

Aşure bir adettir. Bu sünnet değildir. Adeti sünnet seviuyesine getirmedikçe sorun yoktur. Ama bunu dinin bir gereği gibi görmek bidattir. 

Yorumlar