Öncelikle şunu bilmek gerekir ki; Vahyin
temel hedefi şahsa
şahsiyet kazandırmaktır. İslam’ın temel hedefi de tüm zamanların şahsiyetlerini
yetiştirmektir. Bundan dolayı Kuranı Kerim bir takım emirlerle tüm mü’minlere
şahsiyet kazandırır. Kuranın her emri müslümana muazzam bir şahsiyet
kazandırır.
Rasulullah kendisine vahyolunan Kuran ile
ashabını eğitti, her bir sahabe Kurani şahsiyete büründü ve Medine İslam
Devleti Kurani şahsiyete sahip insanların eliyle kuruldu. Allah bu ümmete
zaferi, Kurana sarılıp onun istediği şahsiyette Müslümanlar yetişince
verecektir.
O
halde bugün de yeniden İslam Medeniyetini kurmak isteyenlerin peygamberin
metodunu takip etmesi gerekir. Müslümanlar holdingler kurmak, fabrikalar kurmak,
köşeleri kapmak, makamları kapmak yerine
Kurani şahsiyete sahip nesiller yetiştirmeli. Müslümanlar sadece dünyevi
makamlara insan yetiştirmek yerine, Kuranın eğitim metodunu takip ederek Kuranı
hakim kılacak nesiller yetiştirmeli. Bugün ümmetin şahsiyetli insanlara,
şahsiyetli kurum ve yapılara ihtiyacı vardır.
Kuranı
hakim kılmak için, Kuranın hedef gösterdiği şahsiyetin dışına çıkmak caiz
olamaz. Örneğin; Kuran tavizsiz bir Müslüman modeli ister. Müslümanlar dini
kılmak için Kuranın bu emrini çiğneyemez. Kuranın gösterdiği şahsiyete
bürünmyenler, Kuranı hakim kılamayacaklardır. Kuranı şahsiyetlerine bile hakim
kılamayanlar, sokaklarına hakim kılamayacaklardır.
Sahabe
gittiği yere şahsiyetiyle gitti ve orada iz bıraktı. Bugün ise şahyisetli ve
nitelikli insan problemimiz var; Soğuk Şubatlar’da savrulmayan, eğilip
bükülmeyen, irade beyan eden şahsiyetler yetiştirmeliyiz.
Vahye göre
sahih müslüman şahsiyetinin temel vasıfları nelerdir?
Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde müslümanların özellikleri
farklı açılardan anlatılmaktadır. Allah nasıl bir kul istediğini, müslimleri ve
onların güzel hallerini anlatarak bize göstermektedir. Peygamberimiz de
müslümanlarda bulunması gereken sıfatları anlatmıştır:
Bilindiği
gibi İslâm, kelime anlamı olarak, teslim olmak, müslüman olmak demektir.
Müslim, Allah’a itaat eden, boyun eğen, bağlanan, kendini Allah’a veren,
ihlâslı bir şekilde Allah’a yönelen ve hakkıyla müslüman olan kişidir.
Müslüman Şahsiyeti ise “ Allahın gösterdiği kimlik ve şahsiyet”tir.
· İslâm’ın mânâsı, teslim olmak ise müslümanın şahsiyetinin temel vasıflarından ilki Allah’ın emir ve yasaklarına teslim olmaktır. Allah’ın hükümlerine teslim olmaksızın İslâm olmaz (Bak. 6/En’âm, 162; 4/Nisâ, 65). İnsan, Allah’ın yarattığı kuldur. Allah, ilmiyle her şeyi kuşattığından ve hikmet sahibi olduğundan kulluğun gereği, O’na teslim olmaktır. Hayatın kanunları insanın Allah’a teslim olmasını gerektirir. Çünkü bu kanunları da, insanı da en iyi bilen, Allah’tır. O halde insanı en iyi bilen Allah ise, en iyi bilene teslim olmak gerekmez mi?
Bütün kâinat ve
içindeki her şey O Yaratıcı’nın kanunlarına itaat etmektedir. O yüzden bütün
kâinatın dini İslâm’dır. İslâm, Allah’a itaat edip teslim olmak demek olduğu için,
bütün bu varlıkların isyan etmeden Allah’a itaat ettiklerini görmekteyiz. Yani
teslim oluşlarına, müslüman oluşlarına şâhidiz. “Allah’ın dininden
başkasını mı arıyorlar? Oysa göklerde ve yerde olanların hepsi ister istemez
O’na teslim olmuştur ve O’na döndürülüp götürüleceklerdir.” (3/Âl-i
İmran, 83). Bu âyette gökte ve yerde olanların teslimiyeti insana örnek olarak
gösteriliyor ve deniliyor ki “Ey insan, İşte sen de böyle teslim olmalısın!”
Hz. Ali’nin de dediği gibi “İslâm teslimdir, teslimiyettir.” Allah’a teslim
olmayan kimse, müslüman sayılmaz. İnsan neye teslim olmuşsa ona kul olmuş
demektir.
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de
tevhid veya şehâdet kelimesini söylemek ve imanını ortaya koymaktır. Bu
kelimeleri söylemek ve onların içerisinde saklı olan ilkeleri kabul etmek,
insanlar arasında kesin bir tercihin ortaya konulmasıdır. İnsanların gittiği
yanlış yolun, yaptıkları hatalı davranışların, ibâdet ettikleri sahte ilâhların
terk edilmesini ilân etmektir. Ayrı bir yolun, ayrı bir dinin, ayrı bir hayat
anlayışının, ayrı bir ahlâk nizamının, ayrı bir hedefin seçilmesini
bildirmedir. Müslüman, bütün benliği ile, kendisine ulaşan iman ilkelerini
alır, öğrenir, tasdik eder ve bunları hayat haline getirir.
Kurani
şahsiyete sahip olanlar Allah’ı bir olarak kabul ederler ve O’na hiç bir şeyi
ortak koşmazlar. Allah’a, O’na ait sıfatlarla ve Kur’an’da geçtiği gibi
inanırlar. O’na noksan sıfatları yakıştırmazlar.
“Şüphesiz,
Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler
iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler.” (Fussilet,
41/30)
“Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da
dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.” (Ahkaf,
46/13)
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; hükmetme yetkisinin yalnızca Allaha
ait olarak görmektir.Tevhidî imana sahip bir müslüman, Allah’ın
varlığını ve tek olduğunu, hâkimiyetinde ve ilâhlığında hiç bir ortağı
olmadığını, hiçbir şeyin O’na denk olmayacağını, O’nun dışında ibâdet edilecek
bir ilâh olamayacağını, insanlara din koyma, kanun koyma yetkisinin sadece
O’nda olduğunu, en kâmil (en yüce) sıfatların O’na ait olduğunu kabul ve tasdik
eder.
Tevhîd’ ehli, yalnızca ‘Allah vardır’
demekle kalmaz. Bunu demekle beraber, O’ndan başka ilâh, O’ndan başka yaratıcı,
O’ndan başka rızık verici, O’ndan başka hüküm koyucu, O’ndan baska ebedi
hükümran, O’ndan başka hesap görücü, O’ndan başka hayat verici, O’ndan başka
Rab olmadığına da inanırlar. İşte bu, Tevhîd Dininin özüdür
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; Mü’min,
‘ben imanın bütün ilkelerini kabul ediyorum’ demekle yetinmemek, inandığını
ailesine, sokağına, şehrine, devletine hakim kılmaya çalışmaktır. Bilir ki imanın
içerisinde, imanı hayata hâkim kılma anlayışı da vardır. Meselâ, Hz.
Muhammed’in (s.a.s.) son peygamber olduğunu tasdik etmek iman için yeterli
değildir. O’nun hem son peygamber olduğu kabul edilecek, hem de Kur’an
emrettiği gibi O’na itaat edilecek, yani O’nun sünnetine uyulacak. İslâm’ın
emirlerine uymak ve yasaklarını yapmamak imanın ve müslüman şahsiyetin
gereğidir. İslâmî kimlik sahibi müslümanların yapması gereken özelliklerden
biri de, iman etmeyen insanlar gibi yaşamamak, inanç, ahlâk ve davranış olarak
onlardan farklı olmaktır. Neye iman ediyorsa, o iman kaynağının çizdiği
çizgide, gösterdiği ölçülerde bulunup yaşamaktır.
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; imanını
tehlikeye atacak davranış, söz ve fikirlerden uzak durmasıdır. Şirk sayılabilecek hiç
bir inanca uymaz. İnsanların uydurduğu dinlerin peşine gitmez. Allah’ın hükmüne
rağmen başkalarının hükümlerini kabul etmez. Kafirleri ve müşrikleri kendine
veli edinmez. Din, helâl ve haram konusunda dikkatli olur, İslâmın çizgisinin
dışına çıkmaz.
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; istikamet üzere olmaktır. Kuranın
gösterdiği hedeften bir mm bile sapmamaktır.Mü’minler doğru yolda, istikamet üzerinde
olan insanlardır. Onlar, imanlarında sadık (doğru) oldukları gibi amellerinde
de ihlas sahibidirler. Gittikleri yol dosdoğrudur (41/Fussilet, 30).
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; Allah’ın koyduğu sınırlara dikkat
etmektir. O’nun yasaklarına, hükümlerine, öğütlerine karşı gelmezler, bile
bile günaha dalmazlar (9/Tevbe, 112; 4/Nisâ, 13).
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; sorunlarını Kitap’la çözmeye
çalışmaktır. Kitap onların rehberidir. KURAN ONLARIN HAKEMİDİR. ÇÖZÜMÜ
KURANDAN BAŞKA YERDE ARAMAMALARIDIR. Onlar arzularını, isteklerini Kur’an’ın
çizgisine uygun hale getirirler (24/Nur, 51).
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; işlerini aralarında yaptıkları şûra ile
yapmaktır. Birbirlerine akıl danışırlar. Yardımcı olurlar. Onların işlerini
üzerine alan mü’min yöneticiler, diktatörlük yapmazlar, şûra ile sorunları
çözerler (42/Şûrâ, 36-39).
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; imanını tehlikeye atacak davranış, söz ve
fikirlerden uzak durmasıdır. Şirk sayılabilecek hiç bir inanca uymaz. İnsanların
uydurduğu dinlerin peşine gitmez. Allah’ın hükmüne rağmen başkalarının
hükümlerini kabul etmez. Kafirleri ve müşrikleri kendine veli edinmez. Din,
helâl ve haram konusunda dikkatli olur, İslâmın çizgisinin dışına çıkmaz.
·
Müslüman
şahsiyetinin temel vasıflarından biri de; tevhide bağlı olmaları ve en çok
konuştukları konunun tevhid olmasıdır. Onların
gönüllerine Tevhîd hayat verir, hayatlarını Tevhîd şekillendirir. Onlar bütün
ölçülerini, ilkelerini ve değer yargılarını Tevhîd inancından alırlar. (Enfal,
8/24)
MÜSLÜMANIN ŞAHSİYETİ İLE ALAKALI AYET VE HADİSLER
ü
“Bir adamın, ‘Hangi müslüman hayırlıdır?’ sorusuna
karşılık; ‘Diğer müslümanların elinden ve dilinden emin olduğu (zarar
görmeyeceğine güvendiği) kimsedir’buyurmuştur.” (Müslim, İman 14, Hadis no:
40; Ebû Dâvud, Cihad, Hadis no: 2481; İbn Mâce, Fiten 2, Hadis no: 3934)
ü
“Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve başkalarının
da zulmetmesine râzı olmaz.” (Buharî, Mezâlim 3)
ü
“Müslümanın müslüman üzerindeki hakkı beştir: Selâmını almak,
hasta ise ziyaretine gitmek, cenazesine katılmak, (meşru) davetine uymak,
hapşırdığı zaman ‘yerhamükellah-Allah sana rahmet etsin’ demek.” (Buhârî, Cenâiz 2;
Müslim, Selâm 3, Hadis no: 2162; Ebû Dâvud, Edeb, Hadis no: 5030; Nesâî, Cenâiz
52; Tirmizî, Edeb 1, Hadis no: 2736)
ü
“Müslümanın kanı, canı, ve ırzı diğer müslümanlara haramdır
(bunlara saldırı helâl değildir).” (İbn Mâce, Fiten 2, Hadis no: 2931; Ahmed bin Hanbel,
2/491)
ü
“Müslüman sevdiğini Allah için seven, Allah ve Rasûlünü her
şeyden çok seven, kendisine imanı nasip ettikten sonra küfr’e dönmeyi,
cehenneme yüzüstü atılmaktan daha kötü gören kimsedir.” (Nesâî, İman
3-4)
Şahsiyet ve Müslüman’ın Şahsiyeti
· İki
tür Müslüman Tipi vardır;
Birincisi “Müslüman Şahıslar”, ikincisi “Müslüman Şahsiyetler”
“Şahıs” ile “Şahsiyet” arasındaki farklar;
· Şahsiyet
özne, şahıs nesnedir.
· Şahsiyet
belirleyen, şahıs belirlenendir.
· Şahsiyet
sürükleyen, şahıs sürüklenendir.
· Şahsiyet
etkileyen, şahıs etkilenendir.
· Şahsiyet
renk veren, şahıs renk alandır.
· Şahsiyet
rüzgar veren, şahıs rüzgara göre yön değiştirendir.
· Şahsiyet
tarih yazan, şahıs tarihe uyandır.
· Şahsiyet
çığır açan, şahıs çukurlarla uğraşandır.
· Şahsiyet
özgün adam, şahıs kopya adamdır.
· Şahsiyet
alıp veren, şahıs sadece alışverişte olandır.
· Şahsiyet
riayet eden, şahıs rivayet edendir.
· Şahsiyet
kendisine dair bir aklı ve iradesi olandır,
· Şahsiyet
iddia ve ideal sahibidir
· Şahsiyet
kendisi kalmayı bilir, kendisiyle ve fıtratıyla barışıktır, kendisine
yabancılaşmaz.
Yorumlar
Yorum Gönder