Selamun aleykum. Ben Mürsel GÜLER. Sayın çok değerli hocam size bu mektubu zaruret duyduğum için yazıyorum. Öncelikle  içinde bulunduğunuz cezaevindeki tutukluluk sürecinden Rabbim sizi ve diğer kardeşlerimizi tez zamanda kurtarsın. Sayın hocam, cezaevi 10. Ses kaydında bahsetmiş olduğunuz kâfir, münafıklık ve kalbi marazlı  kısmını özellikle benim şahsımı kastederek söylediğinizi düşündüm ve çok üzüldüm. Çok ağır ifadeler kullanmışsınız. Oysa ki bu söylemleriniz çok kimsenin kafasını karıştırmış , şüpheler oluşturmuş ve bir çok kimsede de acaba kime söylüyor diye merak uyandırmıştır. Bazı kardeşlerimizde bunu benim için söylediğinizi beni kastettiğinizi düşünüyorlar. Biliyorum aşağılık ve dışlanmışlık kompleksine girmiş bazı karektersiz kişilerin sadece ve sadece sizin gözünüze girebilmek ve yanınıza sokulabilmek için bazı insanları gambazlayarak sizden takdir görmek istemektedirler. Ne yapalım ne demişler  "Şeref ekmek bulamazken şerefsiz bulur." Hiç önemsemiyorum insanların benim hakkımda ne düşündüklerini  ve yorumlarını, önemli olan Rabbimin katında olan kıymet ve değerimdir. Şayet gerçekten beni kastettiyseniz hakkıma girdiğinizi düşünüyorum. Çünkü ben Elhamdulillah müslümanım, kalbimde bir marazın veya hastalığın olduğunu sanmıyorum. Şunu bilmenizi isterim ben hiç bir zaman hain olmadım fitne yapacak hareketlerde bulunmadım. Kimsenin kalbini bozmadım ve kimsenin kanınada girmedim.(siz diyorsunuz ya sen Ahmet ALTAN'ın kanına girdin) delikanlı adam, erkek adam hainlik yapmaz,  hainlik şerefsizlerin işidir. Fitne çıkarmak, hainlik yapmak  kalleş ve kancık adamların işidir. Fakat biliyorum ki dışlanmışlık psikolojisine girmiş bazı kişiler size yaranabilmek ve yanınızda bir değer görebilmek için benim gibi saf kalp ile samimiyetle dertlenmiş birinin sözlerini çarpıtarak size getiriyorlar, en nefret ettiğim tiplerdir ispiyoncular, laf götürenler, yağcılar ve yalakalar. Gerçi 20 yılı aşkın bir zamandır sizin benim hakkımdaki zannınız daima (Kalbi Marazlı) yönünde  olumsuz olmuştur.  Hatırlarsanız geçen hizmet içi ilk dersinde "20 yıl önce bazı arkadaşlar geldiler elimi ayağımı öptüler benden özür dilediler" dediniz, bu sözünüz benim çok zoruma gitti ve bu sözünüzden dolayı o günden beri vakfa gidiş gelişim olmadı diyebilirim.   Sayın hocam biliyorum bu mektubu okuduğunuzda belki hoşunuza gitmeyen cümlelerim olacaktır, fakat bilin ki o cümlelerimde de art niyet yoktur. 10. Ses kaydında bazılarının itaat kabiliyetinin gelişmediğinden ve kendilerini zeki zannettiklerinden bahsediyorsunuz. Öncelikle şunu söyleyeyim ben zeki olduğumu iddia etmiyorum fakat akıllı olduğuma ve kafamın çalıştığına inanıyorum. Bahsetmiş olduğunuz itaat eğer KÖLE İTAATİ ise hiç bir şeyi sorgulamadan her şeye bodoslamasına atlamak ve tamam demekse, evet benim böyle bir itaat anlayışım ve  kabiliyetim yoktur. Fakat bir Müslümanın kimlere ve nereye kadar itaat edeceği hususlarını Elhamdülillah Rabbimin anlamamı sağladığı ve lütfettiği kadar idrak etmiş durumda olduğuma kanaat ediyorum. Ben şahsım olarak kalbimin mütmainlik ve itminane ulaşmış olması bakımından düşündüğüm zaman Allah'a, Resulüne, davasına ve cemaate karşı herhangi bir mütmainsizliğim ve itminane ulaşmamışlığım söz konusu değildir. Cemaatin imamına karşı olan mütmainlik konusunda da herhangi bir mütmainsizlik söz konusu değildir. Her zaman dua etmişimdir ve Allah'a hamdetmişimdir ki Allah beni bu cemaatle tanıştırdığı için. Hocam size karşı her zaman minnet duyarım benim ve ailem üzerinde olan hakkınız inkar edilemez. Sizi Dava adamı olmanızdan, samimiyetinizden, cesaretiniz den, eminliğinizden (vs) gibi özelliklerinizden   Allah için seviyorum, Rabbim sizden razı olsun. Sizin için ve kardeşlerimiz için her zaman dua etmekteyim. Şahsım 24 yıldır cemaatteyim  beğenmezseniz de iyi veya kötü hizmetlerim olmuştur. Cemaate geldiğim günden bu yana her dört beş yılda bir şahıslara dayalı olarak  huzursuzluk bitmemiştir. Ben odanızda size söyledim, Cemaatle ve dava ile ilgili olan meselelerde ben cemaatimle beraberim fakat şahıslarla alakalı olan meselelerde sorgulayıcıyımdır. Bu gibi meselelerde bugüne kadar hiçbir zaman yanınızda olamadım, çünkü yaşanan olayları çözme biçim ve yönteminizi doğru bulmadığımdan dolayı haklılığınız konusunda hiç bir zaman kalbim mütmain olmadı.  Şahsım olarak her olayda yanınızda yer almayışım her zaman  tarafınızdan KALBİ MARAZLI, TESLİMİYET gösterememiş birisi olarak görülmeme sebep olmuştur. Eğer sizin aldığınız  kararlarda ve tavırlarda kalbim mütmain değil ve bundan dolayı size destek olmamışsam bu kalbimin marazlı olduğunu göstermez,  sadece sizin o olaylarla ilgili tavrınızı ve olaylara yaklaşım biçiminizi ve halletme yönteminizi sorguladığımdan ve  o olaylarda haklılığınıza kalbim mütmain olmadığından  dolayı size destek olmamışımdır. Yaşanan her olayda kimseyle kulis yapmadım, kimsenin kalbini bulandırmadım ve böyle bir gayemde olmamıştır. Olsa olsa samimi olduğum kardeşlerimle dertleşmişimdir. Çünkü bu dava benim davam, bu cemaat benim cemaatim ve sizi de bu davada önder ve lider olarak kabul etmişimdir. Fakat ne hikmetse her olayda benim hakkımda tarafınıza olur olmaz yanlış bilgiler getirilerek hakkımda yanlış intibada bulundurmuşlardır. Bu yanlış bilgileri size  getiren kişilerin yanınıza sokulma gayretlerini ve beceriksizliklerini bildiğiniz halde hatta kendilerine bir şey söylendiğinizde anlamayıp çok farklı şekilde dile getirdiklerine şahit olduğunuz halde  neden bu kişilere inanırsınız onuda anlamış değilim. Bugüne kadar  benim hakkımdaki zannınız her zaman SUİZAN yönünde olduğuna inanıyorum, odanızda  söyledim dedim ki size yanlış bilgi geliyor sizde zanda bulunuyorsunuz. Ben bir ferdin lider olarak kabul ettiği kişinin bazı tavır ve hareketlerinden dolayı yanında yer almıyor ve yanlış yapıyor düşüncesiyle kendisine destek vermiyorsa o kişiye kalbi marazlı olarak bakılmasını asla doğru bulmuyor ve kabul etmiyorum. Sizin tarafınızdan şunun bilinmesini isterim, ben Allah'a, Rasülüne, davasına, cemaate ve cemaatin liderine olması gerektiğince iteat ve bağlılıktayım. Cemaatin ve liderinin ortaya koymuş oldukları çalışmalar ve kararlar  Kur'an ve Sünnet dahilinde olduğu müddetçe ben itaatkârım,  vefakarım ve asla nankörlük yapacak bir kapasiteye sahip değilim. Ben cemaate ilk gelirken ortada  İslam  yükünün  olduğunu, ümmetin perişan olduğunu ve bir şeyler yapmam gerektiğini,  bunun içinde en uygun yerin Furkan Vakfı olduğunu düşündüm ve 1997 yılının son aylarında Allah nasip etti cemaate katıldım. Rabbime hamd olsun Cemaat çok güzel dava, metot, anlayış ve hocası çok güzel, fakat değerli hocam güzel olmanızla beraber çok sıkıntılı olan yönlerinizde var. Nasıl diye sorarsanız, şöyle sıralayabilirim; 1-  Dava kardeşlerinize karşı anlaşılmaz derecede sertsiniz. O kadar sert davranıyorsunuz ki kişiler karşınızda rahat konuşamıyor, söylenmesi gerekenleri söyleyemiyorlar. En ufak bir meseleyi çok büyütüyor ve ufacık bir meselede öyle tepkiler veriyorsunuz ki şaşırmamak hayretler içinde kalmamak elde değil. Örnek verecek olursak, ilk defa asma köprüye pikniğe gideceğimiz zamanı hatırlarsanız bayanlar merdivende size  araba bekliyoruz dediklerinde bana bağırmalarınız sadakat apartmanını inletiyordu, onlarca kadın sizin bana bağırmanızı dinliyordu ve ben size nasıl bir tepki vereceğimi düşünerek farklı bir psikolojiye girmiş ve sessizliğimi koruyarak şeytana lanet getirdim ve size cevap vermedim, oysa ki siz bana boşuna ve yersiz olarak bağırıyordunuz. İkinci örnek; yine sadakatte siz programdayken ben sizin önünüze karpuz getirdiğimde yine aynı şekilde bütün huzurevleri mahallesi sesinizi duyacak şekilde mikrofon önünüzde bana bağırdınız, halbuki hiç gerek yoktu, karşınızdaki kişinin size hürmetini, saygısını, psikolojisini, yaşını hiç hesaba koymuyorsunuz. İşte o bağırmalar benim misafirlerle ilgili olan görevi bırakmama, sizin ile benim  çalışmak için fıtratlarımızın uygun olmadığını anlamama sebep oldu, bende Canpolat ile aramızdaki küskünlüğü bahane ederek görevi bırakmıştım. Size olan sevgisinden ve davaya olan  bağlılığından karşınızda durup tepki vermeyen kişinin o anki psikolojisini ve ruh halini hiç düşünmüyorsunuz. Oysaki ben çocuk değildim, önünüzde ki 10 yaşında talebe de değildim, neyse ki bu cemaate sizin için gelmiyordum ve yaptıklarımı sizi memnun etmek için yapmıyordum. Ben hiç bir zaman sizin gözünüze girmek için asla bir girişimde bulunmadım. Ne yaptıysam Allah için yaptım. Halbuki ben emekli olduktan sonra ömrümün geri kalanını sizinle beraber bu dava uğrunda harcamak istiyordum. Fakat gördüm ki benim fıtratım sizinle çalışmaya hiç uygun değil. Çünkü siz karşınızda hep esas duruşta bekleyen her söylediğinize emredersin komutanım diyen bir asker istiyorsunuz. Bağırsanız da, hakaret etseniz de hatta dövseniz de yüzünü ekşitmeyecek emir eri istiyorsunuz, bu benim yapabileceğim bir kabullenme değildir. Ben davamı, cemaatini, hocamı ve kardeşlerimi seviyorum. Bunları kaybetmemek için görev almak istemedim. 2- Bir görüşme yapacağınız zaman veya ders yapacağınız zaman saat mefhumunuz ortada  kalkıyor, 3 saat 5 saat insanların zamanını alıyorsunuz. Bakanlar kurulu memleket meselesini görüşürken sizin kadar görüşmüyorlar. Çok zaman şahit olmuşumdur en fazla bir saat sürecek bir görüşme sizinle 5 saatte bitmiyor.  Cuma akşamı insanlar sohbete saat 20.00 gibi geliyorlar gece saat 01.00 da ancak gidebiliyorlar. Çok merak ediyorum acaba siz hiç bir kimseyi 3 saat 5 saat oturup dinlediniz mi? Sohbete gelen insanların bir çoğu gariban ve bedenen çalışan ve yorgun olarak oraya gelen kardeşlerimiz. Şehir dışından gelen kardeşlerimiz olduğunda sabah namazına doğru ancak insanlar evlerine gidebiliyor, bu durumda bir çok insan sabah namazı kılamıyor. Şehir dışından gelen insanlar hiç istirahat etmeden bir çoğu işine gidiyor, bunların o yolculuktan sonra işyerlerinde ne durumda çalıştıklarını düşünmek lazım.                                             3-  Cemaatte 20 yılı aşkın hizmetlerde bulunan kimselerin çok çabuk harcandığına şahit oluyoruz. Oysa yeni  kazanacağımız insan 20 yılda  belki giden kişinin seviyesinde olmayacaktır. Biliyorum sen bu yazıyı okuyunca belki de o meşhur olan sözünüzü  söyleyeceksinizdir.  "Sen benden  daha fazlamı cemaati düşünüyorsun" neden kimse sizin kadar düşümesin ki? Bu bakış insanların kıymetlerini küçük görmektir diye düşünüyorum. Bütün gününüz vakıfta dört duvar arasında geçiyor hayatın dışında yaşıyorsunuz. Onca esnaf arkadaşlarımız var bir gün kimsenin işyerine uğramıyor bir hal hatır sormuyorsunuz. Esnaf olan kardeşlerimizin bir çoğu ömrünü sizinle geçirdi, bu kardeşlerimiz hayat tecrübesiyle dolu insanlar fakat bu kardeşlerimizi bir gün nazara vermediniz ki gençlerde ona göre kıymet versin ve saygı duysunlar. Siz kime nasıl bakıyorsanız nasıl davranıyorsanız çevrenizdeki gençler sizden daha da ileri gidiyorlar. Siz vuruyorsanız onlar öldürüyorlar.                                                       4- Sizinle görüşmek mümkün olmuyor, sizinle ömrünü geçirmiş insanlar görüşmek istediğinde ne görüşecek diye sorduruyorsunuz ve icabında görüşmüyorsunuz. Görüşecek olsanız bile kapınızda saatlerce bekletiyorsunuz. Bu davranış size kıymet verenlere kıymet vermediğinizi gösteriyor. İnsanların zamanı sizin yanınızda hiç kıymetli değil olduğunu gösteriyor.                                                          SONUÇ OLARAK: Diyorum ki Sayın hocam; Şu an cezaevindesiniz düşünme fırsatınız var. Sizi düşünmeye davet ediyorum. Sizin de bizimde çok hatalarımız ve veballerimiz vardır, hepimizin nasihate ihtiyacı vardır, bende bir kardeşiniz ve talebeniz olarak size nasihat ediyorum. Hatalarınızı kabullenmeye davet ediyorum. İnsanları çok kırıyorsunuz. Aşırı derecede sertsiniz, insanların yanlışlarını bazen görmezlikten gelin, kardeşlerinize güvenin, sizin yanınızda ömrünü geçirmiş hayat tecrübesi olan kişilerden bir kurulunuz olsun, problemli meseleleri bunlarla istişare edin.  Aşırı derecede mükemmeliyetçisiniz. Yumuşak ve nasihatkar olun, çok katısınız tavır ve kararlarınızda hiç esnek davranmıyorsunuz. Sizi düşünmeye davet ediyorum. . İnşaAllah Rabbim size tez zamanda zindandan kurtuluş nasip etsin. Dava kardeşlerinize, ailenize ve özgürlüğünüze kavuşmayı nasip etsin. Sizi seviyorum. Güzel İnsan ALPARSLAN HOCAM. Allah'a emanet olun.


Not : Mektup 8 ay önce yazılmıştır.

Yorumlar