KİMLER, NEYİ NASIL YAZMALI?



"Evvelden adamlar yazı yazardı, şimdi ise insanlar adam sayılmak için yazı yazıyorlar" diyen  Alparslan Kuytul Hocaefendi'nin sözleri sevk etti beni bu yazıya... Yazmak için yazıldığını hissettiren, yüreğimize ulaşmayan yazılar sevk etti. Allah için iki-üç gün ders yapmanın bile zahmetine katlanmayıp internette yazılarıyla meşhur olan yazarlar sevk etti. Hatalarına ve ham fikirlerine şahit olduğumuz halde bunları başkaları üzerinden eleştiren meşhur yazarlar sevk etti. Okuyanların neyi okuması gerektiğini bildiği kadar, yazanların da neyi yazdığını bilmesi gerekmez mi? O halde yazanlar ne yazmalı, ne için yazmalı, nasıl yazmalı ?


NE YAZMALI !


Allah için okumaya ve Allah için yazmaya niyet ettikten  sonra, kıyam; Kuran ile olmalı. Başlangıç noktamızı vahiy bilip tüm peygamberlerin başladığı noktadan başlamalı. Evvela Tevhidi okumalı, kalemleri Tevhide şahid tutmalı. Batının eğitim ile özünden kopardığı İslam Alemini, yeniden eğitim ve kalem ile ihya etmeye çalışmalı.


Misyonu anlatırken misyonu yüklenenleri de unutmamalı. Tevhidi yazarken, muvahhidi de yazmalı. Allahı birleyen parmakları yazmalı, tanklara taş ile cevap vermeye çalışan minik yürekleri yazmalı, Allah için atan bilekleri yazmalı, bu yolda ağaran saçları yazmalı...


"Ben doğru olanı yazarım, yanlışı insanlar anlasın" dememeli.Tevhid üzere olmayan her yanlışı da konu edinmeli. Doğru ortaya koymadan önce yanlışa LA diyen peygamber gibi, Hakk'a ters olan her meseleye LA demeli ve LA'yı yazmalı. Yanlışların doğruların anlaşılmasının önünde engel olduğu şuuruyla yoldaki yanlışları yazmalı...


Zalimi de yazmalı... Tarihin sayfalarına saklanan, zulümlerinin adına  yenilik denilen, sömürgelerine "özgürlük getireceğiz" sloganlarını kılıf olarak giydiren, ağızları kanlı, kalemleri kanlı, antlaşmaları kanlı kafiri de yazmalı. Basiret penceresi ile bakıp İslam Alemi üzerinde planladıkları türlü taktiklerini de anlamalı ve yazmalı....

NE İÇİN YAZMALI

"Yaradan Rabbinin Adıyla Oku" buyuran Rahman'ın adıyla yazmalı...Kalemi/kelamı israf etmeden, silgiyi çok tüketmeden, yanlışlık payı şüphesiz olmayan kitabın sahibi için yazmalı. Kitabın mesajını da yazmalı..

 Hakk'ın ikamesi, batılın def'i için yazmalı. Bilmeli ki; mücahidin akan kanı kadar, alimin akan mürekkebi de bugün ümmetin ihyası için elzemdir. Bazı kurumuş topraklar şehidlerin kanı ile hayat bulur iken bazı toprakların hayat bulması alimlerin mürekkebi iledir. Allah için yazılan ve Tevhide davet eden her bir cümle, küfre karşı vurulan bir darbe olduğu için yazmalı. Küfür ordusu tankımızdan/topumuzdan korkmayıp kalemimizden korktuğu için yazmalı.

KİMLER YAZMALI

 Yaşayanlar yazmalı demek nakıstır. Bu iddia edilirse kendini yetersiz gören her nefis kalemleri terk eder. Doğrusu şudur : YAŞAYANLAR YAZMALI, YAZANLAR DA YAŞAMAYA ÇALIŞACAKSA YAZMALI. Yazanlar, yazılarındaki eleştirisel tutumlarını önce kendine yöneltmeli, aynı hafta/aynı gün  içerisinde  yaptığı hataları yine aynı hafta/aynı gün başkaları üzerinden eleştirmemeli. Aslında her yazıyı önce kendi nefsimize yazmalı, her nasihati önce kendi nefsimize nasihat etmeli...Çünkü Rabbimiz bizleri okur/yazar olmaktan değil, oku/yaşar olmaktan hesaba çekecektir.

Gündüzünü Allah'ın davasına ciddi hizmetler ile, gecesini ise kalem ile geçirenler yazmalı. Ümmetin çilesini çeken, cihad ile meydanlarda ve halkın içerisinde eğitim gören, ham fikirlerini ilim ile yoğuran, ayağı yere basmayan düşüncelerini tecrübelerle sağlamlaştıranlar yazmalı. Çünkü bu davanın çilesini çekmeyenlerin kaleminden çile akmayacaktır. Ezberlenilmiş edebi kalıplarla yazılan yazılar insanların nazarında beğenilse de, kalplere ulaşmayacaktır. Yazdıklarını kaleminden kendi yüreğine indirmeyenler, bir başka yüreğe inemeyeceklerdir.

"Benim ücretim Allah'a aittir" diyenler yazmalı. Maddi veya manevi ücret bekleyenler, kalemi kullanarak bu değerli vazifeyi kirletmemeli. Maddi ücret beklemese de manevi ücret olan teveccüh-ü nas (insanların övgüsü)'a takılan yazarlar görüyoruz bugün. Övüldüğünde yazabilen, sövüldüğünde kaleme küsenler görüyoruz.  Yada yorumlar bekleyenler , yorumları görünce kalbi etkilenenler, yorumları gördüğü için yazdıkça yazası gelenler görüyoruz. Üstad'a göre teveccühü nas'a takılanda ihlas yoktur. Yazanlar bu mertebelerden geçtiyse yazmalı.

Laf kalabalığı yapanlar değil, halkın anlamayacağı kelimeler kullanarak kelimelerin ağırlığı ile yazılarına kalite kazandırmaya çalışanlar değil, kullandıkları kelimeler basit de olsa birikimleriyle/tecrübeleriyle/çileleriyle yazılarına kalite katanlar yazmalı....

NASIL YAZMALI

İnsanların razı olacağı değil, Allah'ın razı olacağı konuları yazmalı. İnsanların nazarı ile değil, Allah'ın nazarı (Kuran) ile konuları ele almalı. Kaynağını Kuran bilerek, eğitimde Nebevi çizgileri izleyerek yazmalı. Bencelerle yazmamalı, Kuran'ca, Allah'ca yazmalı.Kıstası Kuran olmayanların, çok hata yaparak silgilerini kalemlerinden evvel bitirdiklerini unutmadan yazmalı ve küçük şeyler pahasına kıstası atmamalı, satmamalı...Yazanlar, kendini/yeteneklerini değil vermek istediği mesajı ön plana çıkarmalı.

Yazanın da safı olmalı yazının da. Bir yazar hem İslam Aleminden hem de küfür sisteminden başarı cümleleri duymamalı. Bugün, Tevhidi ve İslam'ı yazıyorum diyenleri küfür sistemleri alkışlıyorsa, o gerçek tevhidi anlatmıyor demektir.

Yazarken korkmamalı! "Emrolunduğun şeyi gürleyerek söyle" ayetini şiar edinmeli ve  kalemlerimiz gürleyen söylemlerimizi sabitlemeli. Öyle ki söylemlerimiz mümine ümitvar olmalı, küffarın kalbine korku salmalı.. Korkmamalı, Allah için kalkan kalemlere, Allah'ın yön vereceğine iman ederek yazmalı...

Rabbim bu vasıflarla yazanlardan olmayı, yazdıklarımızla yaşamayı, yaşadıklarımızı beyan edebilmeyi ve  yazılarıyla ümmetin ihyasına katkı sağlayabilenlerden olmayı nasip etsin.



Yorumlar