Cemaatlerde Aranacak Şartlar Nelerdir?




Yeryüzünde fitne kalmayıp din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla mücadele edin"  ayeti Müslüman’a Rabbi tarafından tayin edilmiş bir hedef olup, bu hedef; Müslüman’ı, cemiyet halinde olmaya ve gerçek güce ulaşmaya zorlamaktadır.  Ancak günümüzde her beş/on kişi bir araya gelerek bir isim altında toplanmışken, her hizb ayrı bir isme çağırırken, her cemaat kendi metodunun Hak olduğunu savunurken, her grup kendini fırka-ı Naciye olarak görürken, ümmet faaliyet çokluğundan ziyade levha bolluğunda boğulup asıl İslami çalışmalardan mahrum iken, "Hangi cemaate dâhil olmalı, hangisi ile devam etmeliyim" sorusu başlar duyarlı Müslümanlarda. Bu yazımızın bu tür sorulara cevap niteliğinde olmasını temenni ediyoruz.
Küfür sistemlerinin  ümmet olmanın önemini anlayarak bir takım kültürel, siyasi, askeri (BM, NATO, UNESCO) birlikteliklerinin olması, İslam'ın fert olarak da yaşanabileceği ve İslami çalışmaların fert olarak da yapılabileceğini savunan müslümanı tefekküre sevk etmesi gereken bir durumdur.Cemiyete cemiyetle karşı koymak zorunluluğu, cemaat olmanın gerekliliğini doğurur.  Tüm bunlara kalbiyle karar kılıp bir cemiyet araştırmasına giren müslümanın, cemaatlerde hangi özellikleri araması gerektiğini inceleyelim.

Allah için beraber hizmet edeceğimiz bir cemaatte öncelikle dikkat edilmesi gereken "hareket mi grup mu" olduğudur. Allah (c.c)'ın  bizlere tayin ettiği yüksek hedefi, ancak yüksek hedefe  ve donanıma sahip olan hareketler başarabilir. Grup ve hareketi birbirinden ayıran özellikler vardır. Hareketin hedefi vardır, lideri vardır, müfredatı ve sistemi vardır, hareket içerisinde ast-üst ilişkisi vardır, emir-komuta zinciri vardır. Bu nitelikleri üzerinde bulundurmayan bir cemaat,  hareket olamayıp, küfrün nazarında zararsızdır. Lideri olmayan hangi hizp başarıya imza atmış? Ast-üst, emir-komuta ilişkisi olmayan hangi topluluk disiplinli işlere imza atmış?  Hedefi İslam Medeniyetinin ihyası  olmayan, sadece tefsir/hadis/fıkıh/arapça gibi alanlarda ilim vermek olan, öncü neslin yetişmesi için şuurlu kadrolar oluşturma zahmetine girmeyen, isteyen gelir/istemeyen gelmez mantığıyla dersler yapan cemiyetler, grup olmaktan öteye gidemezler. Mühim olan sadece hareket olmak da değil, hareketin İslami kimliğinin olmasıdır. Dikkat etmemiz gereken özelliklerden biri de şudur: Dahil olacağım cemiyet İslami Hareket mi, İnsani Hareket mi, sadece Kültürel Hareket mi? 

Dahil olunacak cemiyet  gaye ile hedefin farkında olmalı ve bu iki şeyi birbiri ile karıştırmamalı. Gayemiz Allahın rızası, hedefimiz İslam Medeniyetidir. Hedef olan İslam Medeniyetini gaye edinenler 28 Şubatın sert rüzgarlarına karşı sağlam duramadılar. Zaferi göremedik deyip mücahitler müteahhit oldu, her gün dersler yapanlar şimdi bir akşam ile yetinir oldu, radikal söylemlerin yerini parti söylemleri aldı, Hakka çağrı partiye çağrıya dönüştü, kimisinde ise tedbir niyeti ile İslami çalışmaların yerini sadece kültürel çalışmalar veya insani çalışmalar aldı. Eğer gaye ve hedef doğru tayin edilse idi zafer görülmediği halde tevhidi çizgide dosdoğru devam edilebilirdi. Oysa gayemiz Allah Rızası, hedefimiz İslam Medeniyetidir. Bize düşen zafer değil, seferdir.

İkinci olarak hareketin Rabbani olup/olmadığına bakılması gerekir. Rabbani olmak demek;  kriterleri, çizgiyi, misyonu ve vizyonu, meselelere bakış açısını, fikri yapıyı, eğitim sistemini Kurandan ve Sünnetten almak demektir.Rabbani olmak demek, Rabbinin belirlediği istikamette olmak, her konuda Rabbe mensup olmak demektir. Taviz verilmemesi gereken ve sınırları belirli olan meselelerde sınırı aşmamak, Allahın müsamaha gösterdiği meselelerde ise illacılık yapmamak, helal dairesini daraltmamaktır.

Üçüncü olarak, cemiyetin, Kuranın ele aldığı her konuyu muhteva eden eğitim sistemi ve müfredatı olmalıdır. Kervan yolda düzülür misali "bu ay tefsir yapalım, tefsir bitti hadis yapalım" çizgisinde olanlar, ümmetin önünü açacak nesiller yetiştiremezler. Değil nesiller, bu mantık ile bir adam dahi yetiştiremezler. Batının gücü planlı/müfredatlı/organizeli çalışmaktan kaynaklanmakta, müslümanların içinde bulunduğu güçsüz durum ise ayetin de işaret ettiği üzere, işlerimizin dağınık  olmasından kaynaklanmaktadır. Hem uhrevi hem beşeri ilimlerde bizi donatacak, eğitim sistemi ile Kurani bakış açısı kazandıracak, pratik yöntemlerle Kurani ahlakı oturtacak eğitim müfredatına sahip cemiyetler tercihimiz olmalıdır. Derdi;  sadece ders yapmak olanlar değil, dersleri ile şuurlu nesil yetiştirmek olan müfredatlar tercihimiz olmalıdır.

Dördüncü olarak en çok konuştuğu mesele Tevhid olan, tevhidi korkmadan anlatan, strateji adı altında tevhidi gizlemeyen cemiyetleri tercih etmek gerekir.”Emrolunduğun şeyi gürleyerek söyle”  ayetinin muhatabı sadece Peygamber (s.a.v.) olmadığı gibi sadece Müslüman fert de değildir. Bu ayet cemiyetlerin de emrolunduğu hakikati gür söylemesi gerektiğini kapsar. Tevhidi tedbir adı altında saklamak, en büyük hakikati gizlemektir. Bu hakikat ve onun gerekliliği anlatılmadan, nasıl tevhidi nizam ikame edilebilir? 

Beşinci olarak Hakka Hak, batıla batıl deme cesaretinde olan cemiyetler tercih edilmelidir. Hak ile batılın arasını ayıran, Furkan (Hak ile batılı ayırıcı) kimliğine sahip olan hareket, saf ve duru bir harekettir. Allah katında, amellerini temiz tutup şirk bulaştırmayanların amelinin makbul olması gibi, hareketine batıl bulaştırmadan devam edenlerin hizmetleri ve projeleri kabul edilecektir. Cemiyetler, küffarın tepkisini çekmemek için Furkan kimliğini saklamamalı.  Hem  İslam alemini hem de küffarı memnun edecek şekilde ara bulmaya çalışmamalı, hareketi bulandırmamalı…
Altıncı olarak arayacağımız özellik; cemiyet, bugün cemaat olmayı ümmet olmanın bir adımı olarak görmeli, yarın ümmet kimliğine bürünme zamanı geldiğinde  ismini bir kenara bırakabilecek kadar taassuptan uzak olmalı. Sadece ismine çağıran değil, kuru kalabalık olma derdi güden değil, Hakka çağıran, Allaha ve Allahın davasına çağıran, hayatları değiştirmeye çağıran ve Allahın davasına cemaat olarak karşı koymak gerektiği için Allah adına bir araya gelenlerin çağrısına kulak vermeli.

Arayacağımız özellikler bunlarla sınırlı kalmamakla beraber şunu belirtelim ki; METODU VE ÇİZGİSİ YANLIŞ OLAN HER HAREKET, HAK OLAN İSLAMİ HAREKETİN ÖNÜNDE BİR ENGELDİR. Bu doğrultuda yazımızın amacı;  kimseyi tenkit etmek değil, hiçbir cemaati ön plana çıkarmak değil, Hakkı ve hakikati ortaya koymaktır. Cemaat arayışında olan her kardeşimize tavsiyemiz şudur : ““Pusulası güneş olan bir kimsenin yönünü şaşırması mümkün olmadığı gibi, hareketlerinin pusulası Kur’an ve Sünnet olan bir cemaatin veya bir şahsın sapması mümkün değildir.” (Alparslan Kuytul Hocaefendi)

Rahman olan Allah Rabbani/Nebevi metotta yollarımızı birleştirsin inşallah...
 http://www.sutunhaber.com/makale/cemaatlerde-aranacak-sartlar-nelerdir-/

Yorumlar