Alparslan Kuytul Hocaefendi'den İftiracılara Cevap ve Cevabın Metni

Sanıyorum iki sene önceydi. Almanyada “Suriyedekiler ne yapmalı” diye soru gelmişti. Dedim ki : Olan olmuş bu zalim, alçak, hatta  kafir olan bu Beşşarın –babası gibi- arkasında destekleyenleri var. İran’ından Irak’ına Lübnan’ına, Rusya’sından Çin’ine varana kadar. Ve bunla birlikte olanların sıkı bir birliktelikleri var. Onların dostluğu daha kuvvetli. Menfaat birliktelikleri daha kuvvetli. Ama Beşşar’a karşı olanların birliktelikleri zayıf. Sürekli birbirlerini yiyorlar Suriye’de. Muhalif gruplar birbirlerini öldürdü epeyce. Beşşarı bıraktılar birbirleri ile savaştılar.


Meseleye devletler çapında bakacak olursak ; devletlerden de oradaki muhalifleri destekleyen sadece Türkiye. Gerçek destek veren yok. Amerika Türkiye’yi öne sürüyor, kendisi girmek istemiyor meseleye. Türkiye’yi savaşa sokmak istiyor. Türk hükümeti bu konuda yalnız kaldı. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Bunu daRecep Tayyip Erdoğan  kaç defa söyledi. Başbakanlığı sırasında da kaç defa “ Amerika bizi yalnız bıraktı” dedi. Yani ben bunu gördüğüm için dedim ki: yapmaları gereken şey maalesef ve maalesef bu alçağın karşısında geri adım atmak . İnsana ağır geliyor . Ama bu kadar savaştan sonra, bu kadar şehitten sonra başka çare yok.


Beşşar’ın karşısındakiler sahte dostlar. Türkiye’den başka gerçekten yardım eden yok. Dolayısıyla bu iş bir yere varmaz. Ben bunu dört beş sene evvel olaylar başladığında söyledim. Lider yok, kadro yok,  plan yok, cemaat yok. Birden bire sokağa döküldüler. Bu birilerinin göz kırpması ile başladı. Türkiye’nin silah göndermesi ile başladı. Bu iş böyle olmamalıydı. Bunun bir yere varması mümkün değil demiştim. Aradan dört sene geçti. Hepiniz şahitsiniz. Dört senede 500 bin insan öldü. Haklı çıktım mı çıkmadım mı? Maalesef keşke haksız çıksaydım. Bu kadar insan ölmeseydi. Suriye böyle olmasaydı. Beşşar üç günde devrilip Allah belasını verseydi. Muhalifler keşke hemen galip gelseydi. Keşke ben haksız çıksaydım. Haklı çıkmam beni sevindirmiyor. Keşke haksız çıksaydım da bu kadar insanımız telef olmasaydı. Keşke ben haksızmışım hata etmişim deseymişim

 Bu yanlış dedim. Lider, plan, kadro, cemaat plan yok. Ben Suriye’yi biliyorum. Suriye halkı İslam’ı da bilmez. Onun için ben bir yere varmaz dedim. Eğer bir yere varsaydı çok şükür derdim.  Ben “demek ki görememişim isabet edememişim” derdim olur biterdi. Ben insanım ne olmuş ki. Göremesem ne olurdu, ayıp değil yani. Ama maalesef haklı çıktım 500 bin insan öldü. Ben bunu dediğimde 500 insan ölmüştü.  Yine söylüyorum böyle olmaz.

Ben dedim ki: maalesef yapılması gereken şey bırakmak, bu savaşın sonu yok. Suriye bitti. İnsan kalmadı. Kâfiri sevindirmeyelim. İş mezhep savaşına dönüşüyor gitgide. Bana bunu söyleten Suriye’yi düşünmemdir. Oradaki acıyı ızdırabı düşünmemdir. Yoksa Beşşarı sevecek halimiz yok herhalde. Böyle konuşan civcivler daha Beşşar’ın b’sini bilmezlerken biz Suriye’nin hakkında konuşuyorduk zaten. Bu Beşşar’ın alçak babası hakkında 1982’de konuşuyorduk. Yani gelmiş bana Beşşar’ı öğretiyor. Ben Beşşar’ı bilmeyen adam mıyım ? Benim söylediğim lafı anla. Meseleyi  din meselesine çeviriyorlar. Hayır, bu mesele siyasi bir analizdir. Bu din meselesi değil. Din ile ilgili kısmı neresi ? Ben eğer Beşşar’ı sevseydim sen bana diyebilirdin ki sen bu kâfiri nasıl sevebilirsin? Evet o kısmı din ile alakalıdır. Ben Beşşar’ı sevseydim veya destekleseydim bu din ile alakalı kısım olurdu.


Zaten bu konuda müttefikiz. Beşşar’ı sevdiğimiz veya desteklediğimiz de yok. Senden de çok lanet ediyoruz. Bu noktada zaten müttefikiz. Dolayısı ile mesele din meselesi değil. Ondan sonraki kısım ise siyasi analizdir. Ben diyorum ki bu strateji yanlıştır. Böyle değil şöyle olmalıydı. Sen de diyebilirsin ki “hayır, önce şunun olması lazım”. Bunun dinle alakası yok. Bana din dersi vermeye kalkma.

Sanki ben Beşşar’ı savunmuşum. Ona zalim, kâfir dememişim. Sen mademki bu stratejiyi doğru görüyorsun neden gidip orda savaşmıyorsun. Burada konuşanların hepsi Ankara’da İstanbul’da rahat rahat yaşıyorlar evlerinde. Sen mi Suriye’yi daha çok seviyorsun ben mi? Ben diyorum ki bu olmasın yazık günah bu kadar öldü. Bu böyle olmaz. Arkasında bunu destekleyen devletler var. Ve karşısında da gerçek bir devlet yok. Ne Amerika gerçekten yardım ediyor, ne bir başkası. Sadece Türkiye yardım etmeye çalışıyor. Türkiye de eline yüzüne bulaştırdı. Gücü yetmez Türkiye’nin bu meseleye. Karşısında İran var, Iırak var, Rusya var, Çin var. Türkiye ne yapsın? Gerçekleri görmek lazım. Bu alçağı destekleyenler gerçekten destekliyor. Bu alçağın karşısında, ona karşı gibi görünen devletler yalan söylüyor. Bu durum da olan Suriye’ye ve Suriyelilere oluyor. Sürekli zayiat...

Buradan gelmiş konuşuyor kendi kendine rahat rahat. Ondan sonra ben Suriye düşmanı oluyorum, ben Suriyelileri düşünmeyen, oradaki şehitleri, namusu kirletilenler düşünmeyen oluyorum, düşünen de o oluyor. Ya sen düşünen isen bu iş böyle olmaz demelisin. Sen eğer onları düşünüyorsan böyle olmaz demelisin. Yok, illa da olur diyorsan, ben bunu siyasi analiz olarak görürüm de buna da bir şey demem. Ama sen bana her lafı söylüyorsun. Benim yaptığım şey bir siyasi analizdir. Katılmayabilirsin. Böyle iftira atanın ne âlemi var. 

Sen bu kadar destekliyorsan sen de git savaş. Burada işimiz var diyor. Ne işin varmış ya senin burada. Senin benden fazla işin mi var? Mademki orda böyle mühim bir cihat varmış. Bundan daha mühim iş mi olur? Rahatımı bozmak istemiyorum desene şuna. Ama ha bire oraya gaz veriyorsun.

Katılmıyorsan katılma. Ama sen bana her lafı söylüyorsun twitterda. Bir de hoca oldum diyorsun. Ben sana böyle lafları hayatımda söyledim mi? Bu siyasi bir analiz. Bunun dinle imanla alakası yok. Bu strateji meselesidir. Ben de böyle olmaz diyorum ve dört yıldır benim dediğim doğru çıktı mı çıkmadı mı? Senin dediğin hala belli değil. 500 bin kişi öldü sen hala inat ediyorsun. Doğru diye devam ediyorsun. Ediyorsan et, ama benim sana tavsiyem; sen de git beraber savaş. Rahatını boz bakalım sen. Bu bir bahane.

Bakıyorum, ben bu söyleyenlerin bir kısmını yakinen tanıyorum. Zamanında bize gelmiş gitmiş bazı kimseler var bunların içinden. Benim canımı sıkmasınlar. İsimlerini açıklarım. İstihbaratla bağlantıları olduğundan ciddi  şüphelerim olan kimseler bunlar. Karanlık adamlar. Bu görüşte olanların hepsini kastetmiyorum. Onların bir kısmı samimi olup bunların lafına göre konuşuyor. Benim bütün yaptığım konuşmaları bilmiyor kimisi. Belki de beni Beşşar taraftarı olarak anlatmışlar. Alçakça iftiralara inanıp belki de bazıları böyle konuşuyor. Benim Beşşar ile görüşlerimi tüm açıklamalarımı dinlesinler. Sonra kendileri karar versinler. Fakat bunların içerinden bir kısmı var ki; bunları kasıtlı konuşuyor. Bunlar istihbarat adına çalışıyorlar. Bir şey buluyorlar, bir şekilde iftira atıyorlar. Kimi İrancı diyor. Kimi Işidci diyor. Be vicdansız, neyiz hangisiyiz? Işid ile İrancı birbirine zıt. Işid ile İran birbiriyle savaşıyor zaten. Kimi vahhabi diyor kimi tarikat düşmanı diyor. Her yerde bir iftira. Susturmaya çalışıyorlar.

O istihbaratçıların yöntemini ben anlıyorum. Bana şu mesajı vermeye çalışıyorlar: Sen böyle tevhidi anlatmaya devam edersen, sen oy vermemeye devam edersen, sen sistemin dışında kalmaya çalışırsan, biz böyle yapmaya devam edeceğiz. Allahın dediği olur sonuçta. Sonuçta ne senin ne benim dediğim olmaz. Allahın dediği olur. Ve böyle davrananlar bakıyorum Türk hükümeti ve Türk hükümetinin emrindeki istihbarat hangi görüşte ise onlar onu savunuyor siyasi konularda. Lafa geldiği zaman bunların bir kısmı oy verenlere kâfir diyor. Bunlar Akp’cidir demiyorum. Bunların bir kısmı Akp’ye de Recep Tayyip Erdoğan’a da kâfir diyor. Oy verenlere de kâfir diyor. Ama ben o yönden beraberler demiyorum. Ben diyorum ki: Akp oradaki cephe-i nusrayı destekliyorsa, ceysul hurru destekliyorsa bakıyorum bunlar da aynı şekilde davranıyor. İstihbarat tarafından yönlendiriliyorlar. İstihbarat benim gençlerin gitmesini engellememden rahatsız. Bazı istihbarat örgütleri benim gençlerin gitmesini engellememden rahatsız oluyor. Oradaki o kendi yanlış stratejilerinin buradan gidenlerle güçlenmesini ve başarıya ulaşmasını sağlamaya çalışıyorlar. Ne kadar çok insan giderse bu yanlış metot belki başarıya ulaşır diye düşünüyorlar.


Sen bir yanlış yaptın diye ben gençleri feda mı edeceğim? Sen de yanlış yapmasaydın. Devlet dediğin böyle yanlış yapmaz. Bu nasıl dış politika? Irak politikan da fiyasko, Suriye politikan da fiyasko. Sen yanlış politikalar geliştiriyorsun boyundan büyük işlere kalkışıyorsun. Irakta da Amerika’ya güvendin, Suriye’de de Amerika’ya güvendin. İkisinden de ders almıyorsun. Amerika’ya güvenilmeyeceğini hala anlamadın. Ondan sonra ortada kaldın. Şimdi de buradaki gençlerin gitmesini mi sağlamaya çalışıyorsun. Ben bu görüşte değilim diye gençlerin gitmesini istemiyorum diye zorluyorlar. Beni o tarafa sürüklemeye çalışıyorlar. Bu insanların bir kısmını tanıyoruz. Çok karanlık adamlar bunlar. Her renge giriyor,her yerde farklı bir şey peşindeler.İhlassız, samimiyetsizlerdir. Sürekli böyle gençleri göndermeye çalışıyor, hiç kendisi gitmiyor. Bunlara karşı dikkatli olunması lazım.


Şu anlaşılıyor ki kıymetli kardeşlerim, bundan sonraki dönemde bizimle ilgili plan ortaya çıktı. Bu plan bizi cemaatlerle, tarikatlarla, selefilerle karşı karşıya getirme planı. Sürekli bu yapılacak, bu ortaya çıktı. Bizi; sistemle uğraşmayalım, tevhidi anlatmayalım, küfür ideolojileri ile uğraşmayalım diye bir birimizle uğraştırmak istiyorlar. Eğer dinle imanla ilgili meseleyse, haramlar helalleştiriliyorsa ben onlara yine de hakkı söyleyeceği. Bu yanlış diyeceğim. Bu oyuna da gelmeyeceğiz ve cemaatler arası, tarikatlar arası, hocalar arası savaşa da müsaade etmeyeceğiz. Bu tuzağı da bozacağız biiznilleh. Onların tuzağının bu olduğu anlaşıldı. Şimdi adım gibide eminim bunlar diyorlar ki “bizim planımız buydu eyvah bu da bozuldu. Şimdi bu hocayı neyle meşgul edelim bundan sonra. Şimdiye kadar böyle laflarla iftiralarla şununla bununla karşı karşıya getirmekle meşgul etmeye çalışıyorduk”. Fakat bu hoca diyor ki; “bunlarla bizi meşgul edemeyeceksiniz. Ben tevhidi anlatmaya devam edeceğim” diyor. Ne yapsak buna diyorlar. Onlar ne diyorsa desinler. Bir gün bu iftiraların iftira olduğu anlaşılacak hak ve ve hakikat ortaya çıkacak .

Malatya konferansında söyledim. Bize İrancı diyen, Şii diyen ya da vahhabi diyen ya da tekfirci diyen ya da Işidci diyen yada  ehli sünnet dışı diyen ya da buna benzer şeyler söyleyen! Bunların hepsini davet ediyorum, lanetleşmeye davet ediyorum. Erkeklerse gelsinler lanetleşelim. Ben onlara diyorum ki eğer bu dedikleriniz bizde varsa ben, karımı ve çocuklarımı getireceği. Böyleleri de karıları ve çocukları ile gelsinler. Kuranın ehli kitaba verdiği bir emirdir bu.Ben bunları kafir yerine koymuyorum ama onları davet edebilirim. Eğer biz İrancı isek, Şii isek, ehli sünnet değilsek, tarikat düşmanıysak, Işidci isek, her ne cehennemin dibiysek, ve siz bundan eminseniz, gelin. Ben davet ediyorum sizi. Ben karımı getireceğim, çocuklarımı getireceğim, sende getireceksin. Ve sonra lanetleşeceğiz. Kim yalancıysa kökü kurusun diyeceğiz var mısın? Varsan hadi gel. Bunların hangi birisi bizde varsa Allah benim kökümü kurutsun karımı da çocuklarımı da.Eğer bunlar bizde yoksa Allah senin kökünü kurutsun mu. Varsa benim kökümü kurutsun yoksa senin kökünü kurutsun mu?  Hadi amin de !

Bilmeden onun bunun lafıyla konuşuyorsun. Ben bunlar yok diyorum, senin delilin varsa getir. Ben Suriye konusundaki analizimi söylüyorum. Ne alakası var bunun İrancılıkla, Şiilikle. Ben yıllardır söylüyorum. Aç internetten bak. İran yanlış yapıyor, Beşşar’ı, o zalimi, o kafiri desteklemekle yanlış yapıyor. Bunu kaç defa dedim. Sen bilmiyorsan takip etmiyorsan sus. Ya takip et ya da sus. Hem takip etmiyorsun hem konuşuyorsun. Ben artık oradaki savaşın sonunun olmadığı için bu analizi yapıyorum ama sen farklı anlıyorsun. Senin de görüşün varsa söyle. Sen de farklı bir görüşte olabilirsin, bu gayet normal. Ne ben seni itham edeyim ne sen beni itham et. Bu kısmı siyasettir. Stratejidir. Bunun neresi din-iman.

Ben oradaki savaşın sonu yok diye diyorum . Bunun ne alakası var İrancılıkla? Sen benim ne zaman İrancılığımı gördün. Ben oradaki savaş bir yere varmıyor dedim diye İrancı mı oluyorum ? Ne alakası var. Ben güya oradaki savaşı kırıyormuşum, İran’ın galip gelmesini sağlıyormuşum. Ben İran’a da diyorum çek kuvvetlerini, çek silahı, yanlış yapıyorsun. Sen ben İran oraya ordu göndersin, bunlar çekilsin mi diyorum?
Amerika’nın oyununa geliyorsunuz. Şii-Sünni çatışmasına sebep oluyorsunuz. Anlamak isteyene bu kadar anlatmak yetmez mi? Ama anlamak istemeyene ne kadar anlatsan boş. Çünkü karanlıklar.


Ey o karanlık çocuk ! Bak senin adını ilan ederim dünyaya. Yine ortalığı karıştırmaya başladın. Y,ne iftira etmeye başladın. Deşifre olursun, sonra seni istihbarattan da kovarlar.

İLGİLİ VİDEO 

Yorumlar